Yaşanılan afetin engellenemez ve karşı konulamaz olmasından dolayı deprem sonrası insan psikolojisi yoğun şekilde etkilenir. Özellikle deprem bölgesinde bulunan kişiler uzun süren şok ve travma sonrası stres bozukluğu gibi durumlardan mustarip olabilirler. Deprem sonrası ortaya çıkan psikolojik sorunlar, hem deprem bölgesinde afeti birebir yaşayan hem de uzaktan şahit olan kişilerde görülebilir. Bu etkilerin farkında olmak ve bunlarla baş edebilmek için harekete geçmek depremin neden olabileceği uzun vadeli psikolojik sorunlarla mücadele etmek açısından önem taşır.
Depremin yetişkinler üzerindeki psikolojik etkileri ve baş etme önerilerine yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
İçindekiler
Yetişkinlerde Depremin Psikolojik Etkileri Nelerdir?
İnsan yaşamında karşılaşılabilecek en büyük doğal afetlerden biri olan depremin ardından afet psikolojisi sosyal yaşamı derinden etkiler. Deprem psikolojisi özellikle deprem anında takılı kalma ile tetiklenen travma sonrası stres bozukluğu olarak ifade edilebilecek ileri derece bir anksiyete bozukluğuna neden olabilir. Depremden birinci derecede etkilenen bölgede olmayan bireylerde ise ikincil travma ya da üstlenilmiş travma olarak adlandırılan deprem sonrası psikolojik sorunlarla karşılaşılması ihtimali de mevcuttur (1). Bunlara ek olarak deprem sonrası ortaya çıkan ekonomik ve sosyolojik belirsizlikler de insan psikolojisini olumsuz etkileyebilir. Belirsizliğin neden olduğu karamsarlık da uzun vadede depresyon gibi psikolojik sorunları tetikleyebilir.
Depremden birinci derecede etkilenen bireylerin öncelikli olarak afetin öngörülemez olmasından kaynaklı olarak korkuyla sarsılmaları muhtemeldir. Ortaya çıkacak şok halinin atlatılması zaman alabilir. Deprem sonrasında zihinde oluşan başlıca duygular bulanıklık, korku, öfke, üzüntü ve suçluluktur (2). Yaşanan fizyolojik şokun da etkisiyle bu hisler normalin çok üstünde bir düzeyde hissedilir. Şok etkisi tıbbi desteğe ihtiyaç kalmadan atlatıldığında depremin hayatlarında köklü değişikliklere sebep olması, çevresel maddi ve manevi hasarların yaygın etkisi kişileri travma sonrası stres bozukluğuna sürükleyebilir. Aynı zamanda oluşan deprem korkusu, yaşanması muhtemel artçılarla birlikte ortaya çıkan deprem sonrası psikolojik sorunların iyileşme sürecini uzatabilir. Dolayısıyla deprem bölgesinde hayati ihtiyaçlar arasındaki en önemli kalemlerden biri de psikolojik ilk yardımdır.
Depremden ikincil olarak etkilenen kişiler ise deprem bölgesinde yardımda bulunmak için giden kurtarma görevlilerinde başlıca olarak görülmekle birlikte deprem bölgesinde yakınları olan bireylerde ve gelişen iletişim araçlarının da etkisi ile deprem bölgesinde bulunmayan fakat gerek sosyal medya gerekse haber kanalları ve gazeteler aracılığıyla sürece şahit olan kişilerden oluşan gruplarda görülebilir. Özellikle suçluluk hissiyle yoğunlaşan travma şekli olarak ifade edilebilir. Yaşanılan afet psikolojisiyle ikincil ya da üstlenilmiş travma durumlarında da sıkça karşılaşılan deprem sonrası psikolojik sorunlar travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu ve depresyon olarak gözlenebilir. Deprem korkusuyla tetiklenen ve deprem sonrası insan psikolojisi üzerinde yoğun baskı yaratan bu durumlar bireysel ve klinik müdahalelerle iyileşebilir (1).
Deprem Sonrası Psikolojik İyileşme Süreci
Yaşanan afet sonrasında ilk şokun atlatılmasının ardından ortaya çıkabilecek deprem psikolojisi bazı ruhsal sorunların kalıcı olmasına zemin hazırlayabilecek nitelikte kırılgandır. Depremin psikolojik etkileri bireysel olarak kişinin kendisine verdiği telkinler, çevresinden aldığı destek ve ileri aşamalarda klinik psikolojik yardımla birlikte zamanla iyileşebilir.
Deprem sonrası insan psikolojisi mercek altına alınmalıdır. Yapılan uygulama örneklerinde öncelikli olarak tıbbi ve temel ihtiyaç yardımı yapıldığı gözlemlenir. Fakat bireyleri gündelik yaşamlarına sağlıklı bir biçimde kavuşturabilmek adına afetin hemen ardından yapılan bu yardımların akabinde psikolojik ilk yardımın uygulanması da elzemdir.
Yetişkinlerde Deprem Psikolojisi Nasıl Atlatılır?
Deprem sonrası psikolojik sorunlarla başa çıkabilmek için öncelikli olarak dışsal bir müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Çünkü afet psikolojisi gündelik yaşamda ortaya çıkan psikolojik sorunlardan çok daha farklı bir deneyim alanıdır. Kişinin anda sıkışması, gündüz rüyaları gibi etkilerden mustarip olması klinik psikolojik desteği zorunlu kılabilir. Dolayısıyla sürecin sağlıklı takip edilebilmesi adına deprem sonrası gönüllü olarak uzman psikolog hizmeti veren kurum ve kuruluşlardan destek alınması gerekir. Alınan klinik yardım sonrasında mümkün olduğunca gündelik yaşama dönmek, yaşamın devam ettiğine zihni ikna etmek, yeni bir anlam ve amaç dünyası inşa etmek üzerine kurulu bir sürece adım atılması gerekir.
Deprem Sonrası Alınabilecek Psiko-sosyal Önlemler
Deprem sonrası ortaya çıkabilecek olası psikolojik etkilere müdahale etmek adına öncelikli önlem psikolojik ilk yardımdır. Psikolojik ilk yardım için kişiye öncelikle içinde bulunduğu duygu durumdan çıkabilmesi adına rehberlik edilmesi gerekir. Maruz kalınan psikolojik sorunun boyutuna göre sosyal çevreden klinik desteğe kadar uzanan bir süreç söz konusu olabilir. Birincil psikolojik etkiler atlatıldıktan sonrasında gündelik hayata dönüşü kolaylaştırıcı adımlar izlenmelidir. Deprem anına ait görüntü ve haberlerden mümkün olduğunca kaçınmak, deprem hakkındaki duygu ve hislerin anlatılması için alan yaratmak başlıca alınması gereken önlemler arasında yer almaktadır. Sürecin içerisinde duygu durumun kalıcı olduğu veya “bir çıkmazda olunduğu” hissinin baskın olduğu durumlarda klinik destek alınması gerekliliği unutulmamalıdır.
Kaynakça
https://dergipark.org.tr/tr (1)
https://cms.galenos.com.tr (2)