Dünyaca Ünlü Bilim Kadınları ve En Ünlü Buluşları

Dünyaca Ünlü Bilim Kadınları ve En Ünlü Buluşları

  • 21.11.2024

Kadın bilim insanları, birçok bilimsel alanda çalışma ve uygulamalarını sürdürerek bilime büyük katkılar sağlamayı başarmıştır. Tarih, bilime muazzam katkılarda bulunan kadınlarla doludur. Sen de bilim dünyasına katkıda bulunan kadınları ve buluşlarını merak ediyorsan, gel birlikte dünyamızı değiştiren ve bilimde sınırları aşan bilim kadınları ve buluşlarını daha yakından tanıyalım.

Marie Curie

Marie Curie

Sorbonne'da okuduktan sonra, Curie fizik profesörü olur ve radyasyonu incelemek için bir laboratuvar açar. İki farklı alanda Nobel Ödülü kazanan tek bilim insanı olan fizikçi ve kimyager Curie'nin başarılarının başında radyoaktiviteyi keşfetmesi ve I. Dünya Savaşı sırasında kullanılan mobil bir X-ışını ünitesi icat etmesi sayılabilir. Polonyum ve radyum adlı radyoaktif elementleri keşfeden Marie Curie, radyoaktif izotopları izole etmek için teknikler geliştirir. 1903 yılında radyasyon konusundaki çalışmalarıyla Nobel Ödülü'nü kazanan ilk kadın olarak tarihe geçer. Curie'nin radyoaktivite konusundaki çalışması ise, ona bu kez 1911'de kimyada ikinci bir Nobel Ödülü kazandırır.

Curie'nin X-ışınları ve uranyum üzerindeki çalışması, atom fiziği alanının kurulmasına yardımcı olur. Yıllarca radyoaktif maddelerle çalıştıktan sonra ünlü bilim kadınları arasında son derece önemli bir yere sahip olan Curie, 1934 yılında fazla radyasyona maruz kaldığı için hayata veda eder.

Rosalind Franklin

Rosalind Franklin

Franklin, DNA'nın çift sarmal yapısını keşfetme konusundaki devrim niteliğindeki çalışmasıyla tanınır. Cambridge Üniversitesinde fiziksel kimya alanında yüksek lisans yapan kimyager, o zamanlarda X-ışını kristalografisi üzerinde çalışır. 100 saat boyunca X-ışınına maruz kalan makineyi rafine eder ve bu makinede DNA'nın yapısını başarılı bir şekilde fotoğraflar. Meslektaşı Maurice Wilkins, fotoğrafı Franklin'in izni olmadan James Watson ve Francis Crick'e verir. Watson ve Crick, Franklin'in çalışmasını Nature dergisinde 1953'te devrim niteliğinde bir makale yayınlamak için kullanır ve Nobel Ödülü'nü kazanırlar. Ne yazık ki, Franklin 37 yaşında bilime sağladığı katkıyı dünyaya duyuramadan vefat eder.

Barbara McClintock

Barbara McClintock

Genetikçilerin, genlerin sabit olduğu konusunda hemfikir olduğu 20. yüzyılın ortalarında Barbara McClintock, mısır üzerinde yaptığı araştırmayla bu teoriyi altüst eder. 1920'lerin sonundan başlayarak bilim tarihinde çığır açan bir kavram olan genetik transpozisyonu araştıran McClintock, 1940'larda ve 50'lerde, genlerin fiziksel özelliklerini açıp kapatabileceğini kanıtlamak için çalışmalarını geliştirir. Moleküler biyolojinin güncel fikirlerine meydan okuduğu için şüphecilikle karşı karşıya kalır ve bu da onu bazı çalışmalarını yayınlamaktan kaçınmaya iter. Ünlü bilim kadını, kromozom üzerinde bulunan genlerin hareket yeteneği üzerine yaptığı çalışmalarla, 1983 yılında Nobel Ödülü kazanır.

Lise Meitner

Lise Meitner

Viyana Üniversitesinden doktora derecesini alan Lise Meitner, 1930'larda nükleer fisyonun keşfedilmesine yardımcı olur. Ardından Berlin Üniversitesinde ilk fizik profesörü olarak görev almaya başlar. Ancak Adolf Hitler iktidara geldiğinde, İsveç'e taşınır ve Otto Hahn ve Otto Frisch ile nükleer fisyon çalışmalarına burada devam eder. Otto Hahn, Meitner'in katkısını kabul etmeden çalışmaları için Nobel Ödülü'nü kazanır. Meitner, 1924 ile 1965 arasında çok kez aday gösterilmesine rağmen, Nobel Ödülü'nü asla kazanamaz. Meitner, fisyonun silah haline getirilmesinin sonuçlarını kabul etse de, Manhattan Projesine katkıda bulunması istendiğinde, "Bir bombayla hiçbir ilgim olmayacak!" diyerek bu araştırmaya katılmayı reddeder.

Dorothy Hodgkin

Dorothy Hodgkin

Oxford'da olağanüstü bir öğrenci olarak tanınan Dorothy Hodgkin, dünyaca ünlü bilim kadınları arasında yer alır. 1932 yılında Kimya alanında onur derecesine hak kazanır. Doktorasını 1936'da Cambridge'den alır. Penisilinin ve kolesterolün yapısını inceleyen çalışmaları bulunur. 1950’li yıllardan itibaren araştırmalarını insülinin yapısı üzerine odaklar. Böylece insülin molekülünün ilk modelini oluşturur.

1964 yılına gelindiğinde ise Hodgkin, önemli biyokimyasal maddelerin yapılarının X-ışını teknikleriyle belirlenmesi alanında Nobel Kimya Ödülü'nü kazanır. Dorothy Hodgkin, Marie Curie ve kızı Irène Joliot-Curie'den sonra Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan üçüncü kadın olarak tarihe geçer.  

Cecilia Payne-Gaposchkin

Cecilia Payne-Gaposchkin

Payne-Gaposchkin, fizikçi kadınlar arasında Harvard'da profesör olan ve yıldızların bileşimini keşfeden ilk bilim kadınıdır. İlklerin kadını Payne-Gaposchkin, lise yıllarından itibaren Newton'un hareket denklemleri, termodinamik, astronomi gibi alanlarda çalışmalar yapar. Cambridge'de okuduğu yıllarda alanını botanikten fiziğe çevirir. Bir kuyumcunun merceğiyle yaptığı gözlemlerde elde ettiği doğru sonuçlar uzun süre kabul görmeyen ancak her şeye rağmen sabreden bir bilim kadınıdır. Bitmek bilmeyen merakı ve çalışmalarıyla yıldızların neyden yapıldığını yani bileşimini açıklar. Kendisi ayrıca Amerikan Astronomi Derneği'nin “ömür boyu seçkinlik” ödülünü alan ilk kadındır.

Inge Lehmann

Inge Lehmann

Danimarkalı Inge Lehmann, Dünya'nın sağlam bir iç çekirdeğe sahip olduğunu keşfeden sismologdur. 1929 ve 1939 yılları arasında Dünya'nın çekirdeğinde ne olduğunu kesin olarak kanıtlamak için depremlerden elde edilen çeşitli veri setlerini karşılaştırır. 17 Haziran 1939’da Yeni Zelanda'nın güneyinde meydana gelen yüksek şiddetli bir depremde Lehmann, dalga modellerinde tuhaflıklar keşfeder. Bu olayda yaklaşık 104° ile 140° arasında gelen sismik dalgaların katı bir iç çekirdekle etkileşime girdiğini fark eder. Bu şekilde daha önce kabul edilen Dünya'nın çekirdeğinin tamamen sıvı olduğu inancını çürütür.

Caroline Herschel

Caroline Herschel

Almanya’da doğan Herschel’in hayatının odak noktası astronomidir. Kendi başına bir astronom ve kuyruklu yıldızı keşfeden ilk kadındır. Adı, kardeşi William Herschel kadar bilinmese de kendisi, gökyüzünde arama yapmak için William’ın doğru lensler üretmesine yardımcı olan kişidir. Yaptığı çalışmalarla 2.500 yeni nebula ve yıldız kümesi kaydetmeyi başarırlar. Caroline Herschel astronomiye olan katkılarından dolayı 1838 yılında Kraliyet Astronomi Derneği tarafından altın bir madalyayla ödüllendirilir. Ayrıca birçok kez de onurlandırılır.

Ada Lovelace

Ada Lovelace

Kadın bilim insanları ve icatları dendiğinde Ada Lovelace’den bahsetmemek mümkün değildir. Matematiğe son derece düşkün olan Lovelace, ilk bilgisayar programcısı olarak tanınır. Analitik Motor üzerindeki çalışmaları dikkat çekicidir. Lovelace’in ölümünden sonra tamamlanabilen analitik motor, bir belleğe, işlemciye ve modern bir bilgisayarın diğer tüm temel özelliklerine sahip olan dünyanın ilk bilgisayarıdır. Ada Lovelace’in makalelerinde Analitik Motoru yalnızca matematiksel hesaplamaları yapmak için değil, aynı zamanda çok çeşitli işlevleri gerçekleştirmek için kullanılabilecek genel amaçlı bir makine olarak gördüğü açıktır. 

Alice Augusta Ball

Alice Augusta Ball

Alice Augusta Ball, henüz 23 yaşındayken cüzzam için tıbbi tedavi geliştiren bir kimyagerdir. Başarılı bilim kadını, Washington Üniversitesinde birincisi farmasötik kimya, ikincisi ise eczacılık olmak üzere iki derece kazanır.  Ball, chaulmoogra yağının aktif bileşenlerini enjekte edilebilir bir bileşimde izole etmek için araştırmalar yapar. Bu konuda başarılı bir yöntem geliştiren bilim kadının çalışmaları, onlarca yıldır cüzzam hastalığından muzdarip olan hastaların tedavisine yardımcı olmayı başarır. Alice Augusta Ball araştırmaları sırasında yağın terapötik özelliklerini korumak ve vücutta güvenli şekilde emilimini artırmak için yağdaki ester bileşiklerini kimyasal olarak modifiye eder.

Ida Noddack

Ida Noddack

Alman kimya endüstrisinde profesyonel bir kimyager pozisyonuna sahip ilk kadındır. Ida Noddack, kadın en ünlü bilim insanları arasında sayılır. Renyum ve nükleer fisyon fikrini ilk öneren kişidir. Çalışmaların elementlerin periyodik tablolarını inceleyen kadın bilim insanı, Noddack, 1933, 1935 ve 1937 yıllarında toplamda üç kez Nobel Ödülü’ne aday gösterilir. 

Bilimsel yolları boyunca cinsiyet engellerini aşan kadın bilim insanları, çalışmalarıyla genç kadınlara ilham verir. Sen de bilim dünyasındaki gelişmeleri yakından takip ederek, buluşlarıyla önemli katkılarda bulunan kadınlardan ilham alabilirsin.

Benzer İçerikler