Doğa kaynaklı gerçekleşen afetlerin başında depremler gelir. Mal ve can kaybına neden olan bu yıkıcı afetin en çok etkilediği gruplar arasında çocuklar yer alır. Çocuklar için deprem olayının kendisi oldukça korkutucuyken aynı zamanda sonrasında yaşanan kaotik ortam da birtakım dezenformasyonlara sebep olabilir. Dezavantajlı gruplar içinde değerlendirilen çocuklar, hassas yapıları ve olan biteni yetişkin bireylere göre daha kısıtlı olarak anlamlandırmaları sebebiyle psikolojik olarak bu süreçten daha fazla olumsuz etkilenebilmektedirler. Bu noktada ebeveynlerin, bakım verenlerin, psikososyal destek sunan bireylerin daha hassas bir süreç takibi gerçekleştirmesi önerilir.
Tüm uyaranlara açık haldeki çocukların, deprem felaketini anlamlandırmaları çevrelerindeki yetişkinlerin bu olaya verdikleri tepkiyle doğrudan bağlantılıdır. Normal zamana göre kriz anında daha duyarlı ve hassas yapıda olan çocuklar, süreç boyunca ebeveynlerini takip eder ve travmaya karşı göstermiş oldukları tepkiyi büyük ölçüde ebeveyn tutumları belirler. Uyku ve yeme bozuklukları, korku, kaygı, panik, regresyon (gerileme), aşırı duyarlılık, irkilme, ağlama krizleri, yalnız kalamama, kabuslar, oyunlarda ölüm temalarının gözlenmesi, saldırgan tavır, biyolojik kaynağı olmayan ağrılar depremin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerine örnek verilebilir.
Çocukların deprem sonrasındaki süreçte iyilik hallerinin korunması ve afet sonrası sürece kolayca uyum sağlayabilmesi için süreç takibinin hassas bir şekilde sürdürülmesi gerekir. Deprem, çeşitli yaş aralığındaki çocuklar üzerinde farklı etkilere sahiptir. Bu değişikliğin temel sebebi, çocukların içinde bulunduğu gelişim döneminin özellikleridir. Özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklarda aileyi izleme ve model alma davranışları gözlenirken kimi çocuklarda kendini suçlama tavırları görülebilir.
İçindekiler
Yaş Gruplarına Göre Depremin Çocuklar Üzerindeki Etkisi
Deprem felaketinin yıkıcı etkisiyle başa çıkmak hem yetişkinler hem çocuklar için oldukça zordur. Depremi takip eden süreçte gözlenen şok durumu zamanla yerini akut ve kronik birtakım tepkilere bırakır. “Akut Stres Bozukluğu” ve takiben gözlenen “Travma Sonrası Stres Bozukluğu”, deprem afetinin en yaygın olarak gözlenen ruhsal sonuçları arasındadır. Süreçten psikolojik olarak olumsuz etkilenen çocukların gösterdikleri tepkiler, yaş aralıklarına göre değişkenlik gösterir.
- Okul Öncesi Çocukluk Dönemi (2-5 yaş):
Bu dönemdeki çocuklar için yaşadıkları deneyimleri sözlü olarak ifade etmek oldukça zordur. Etrafında olup biteni anlamlandırmaya çalışan bu yaş aralığındaki çocuklarda anne-babaya aşırı düşkünlük gözlenebilir. Ağlama krizleri, tepkisizlik, uykuya dalmada güçlük, iştahsızlık, alt ıslatma, parmak emme, uyku sırasında sık sık uyanma gibi problemler görülebilir. Düşük seviyedeki ses düzeylerine karşı aşırı tepki gösterebilir, kapalı alanlara karşı korku duyabilirler.
- Okul Çağı Çocukluk Dönemi (6-11 yaş):
Bu yaş aralığındaki çocuklarla iletişim kurmak daha kolaydır. Sözlü olarak kendini ifade etme becerileri daha yüksek olan okul çağındaki çocuklar afet tanımını daha iyi kavrayabilmektedir. Ailesini ve arkadaşlarını kaybetme korkusuyla karşılaştıkları için akut stres bozukluğu belirtilerini taşıyabilirler. Aşırı uyarılmışlık hali, ses ve sarsıntıları abartılı tepki, sessizleşme veya aşırı ajite duygudurum, kabuslar görme, sosyal hayata adaptasyonda birtakım güçlükler gözlenebilir.
- Ergenlik Dönemi (12-18 yaş):
Sosyal ilişkilerin oldukça gelişmiş olduğu bu dönemde kayıplara bağlı olarak yas tutma davranışı yaygın olarak görülebilir. Umutsuzluk, çaresizlik, hayatta kalmanın suçluluğu, utanç, panik, kaygı, korku gibi hisler yoğun bir şekilde yaşanır. Bu dönemdeki bazı çocuklarda içe kapanma davranışları gözlenirken bazılarında kahramanca tavırlar öne çıkabilir.
Ebeveynlerin, çocuklarını gözlemlerken içinde bulundukları gelişim evresinin şartlarını da göz önünde bulundurması önerilir. Durumu bizzat yaşayan veya basın yayın organları aracılığıyla tanık olan çocuklarda gelişen travmatik etkilerin minimize edilmesi için erken dönem müdahalelerinde bulunulması oldukça önemlidir.
Depremin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkilerini Gidermek için Neler Yapılabilir?
Çocukları içinde bulunulan durum hakkında bilgilendirmek, güven duygusunun inşa edilmesi açısından önem taşır. Yaşanan olayın ne olduğu hakkında onlara, içinde bulundukları gelişim evresi göz önünde bulundurularak açıklama yapılması, bilinmezliği ortadan kaldırır. Çocuklar cevap bulamadıkları boşlukları, kendileri doldurma eğiliminde olduğu için ebeveynlerin bu noktada zamanında ve doğru müdahalede bulunması oldukça önemlidir. Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorluk yaşayan çocuklar için ağlamak, titremek, saldırgan davranışlar sergilemek hislerini anlamanız açısından ipucu olarak kabul edilmelidir. Travmatik olaya çocuklar tarafından verilen bu normal tepkilerin iyi anlaşılıp erken müdahalelerde bulunulmaması, ilerleyen dönemlerde komplike problemlerin gözlenmesine neden olabilir. Depremin çocuklar üzerindeki etkisini en az seviyeye indirmek için aşağıdaki tavsiyeler göz önünde bulundurulmalıdır:
- Güven Verin:
İçinde bulunduğunuz durumu, yalana başvurmadan en yalın haliyle anlatmaya özen gösterin. Olayı dramatize eden kelimelerden uzak durmak çocukların travmatize olmaması açısından büyük bir önem taşır. Aynı şekilde olumsuz etkilenmemesi amacıyla söylenen basite indirgenmiş cümleler de gerçeği yansıtmadığından çocuklarda güven duygusunu zedeler. Bu sebeple depremin neden ve ne zaman olduğu, kimleri ne şekilde etkilediği yönünde anlaşılır bir şekilde aktarın.
- İş Birliği Yapın:
Afet sonrası süreçte çocuğunuzun soyutlanmasına izin vermeyin. Birtakım görev ve sorumluluklar vererek öz yeterlilik hissinin güçlenmesine katkı sağlayın. Bu noktada çocuğunuzun kapasitesini göz önünde bulundurarak görev atamalarında bulunmanız, öz güven duygusunun gelişmesine de katkı sağlayacaktır.
- Duygularını Yaşamasına İzin Verin:
Çocuklarınız hangi hissi yaşıyorsa yaşasın onu engellemeyin. Örneğin yaşadığı afet sonrası ağlama davranışında artış gözlenen bir çocuğu, susması için sürekli olarak uyarmayın. Onu anladığınızı ve ona yardımcı olmak istediğinizi hissettiren bir dille neden ağladığını sormak, susması için kurduğunuz baskıdan daha etkili ve sağlıklı bir sonuç ortaya koyacaktır.
- Akranlarıyla İlişki Kurmasına Teşvik Edin:
Bulunduğunuz bölgedeki yaşıtlarıyla vakit geçirmesine izin verin. Afet öncesi rutinleri tekrarlamak, çocuklar başta olmak üzere tüm bireyler üzerinde iyileştirici bir etkiye sahiptir. Bu sebeple çocuğunuzun arkadaşlarıyla birlikte oyun oynaması için güvenli alan sunun.
- Tutumlarınızı İyileştirin:
Ebeveynler tarafından en yaygın hataların başında, çocukların kendileri gibi düşünüp hissettiklerini sanmasıdır. Oysaki çocukların, çözümlenmesi güç sınırsız bir hayal dünyaları vardır. Bu sebeple özellikle anne-babaların çocuklarına karşı sabırlı, şefkatli, anlayışlı, güler yüzlü olması gerekir. Çocuğunuzla irtibat kurarken daima onun hizasına inin ve göz teması kurarak iletişim sağlayın. İçinde bulunduğu durumu ve kaotik ortamı anlamlandırmaya çalışırken ona yardımcı olun.
- Stabilizasyon (Dengeleme) Tekniklerine Başvurun:
Çocuğunuzu içinde bulunduğu olumsuz ruh halinden uzaklaştırmak istiyorsanız kısa sürede etki sağlayan stabilizasyon tekniklerinin iyileştirici gücünden faydalanabilirsiniz. Çocuğunuza; “Haydi seninle çok kısa sürecek ama ikimize de iyi gelecek bazı hareketler yapalım. Senden beni taklit etmeni istiyorum, olur mu?” gibi basit, anlaşılır ve teşvik edici cümleler kurabilirsiniz.
Çocukların ilgisini çeken ve kendilerini kötü hissetmelerine neden olan kaynaktan uzaklaşarak sakinleşmelerine olanak tanıyan bu tekniklerin başında kelebek vuruşu gelir. Bu tekniğe göre eller; sağ el sol omuza, sol el sağ omuza gelecek şekilde yerleştirilerek beş saniye boyunca ritmik olarak vurulur. Beş saniyenin sonunda derin nefes alınır ve aynı işlem en fazla altı periyot olacak şekilde otuz saniye boyunca tekrarlanır. Beynin sağ ve sol loblarını harekete geçiren bu işlem çocukların kısa süre içinde dikkat odaklarını farklı noktaya çekilmesine olanak tanır.
Bir diğer stabilizasyon tekniği ise el takip uygulamasıdır. Bu uygulamada çocuktan beş saniye boyunca elinizi takip etmesi istenir. Aralarda derin nefeslerle desteklenen bu uygulama da en fazla altı periyotta tamamlanır. Uygulama sırasında; “Harika, çok iyisin, devam et, çok güzel” gibi motivasyonel cümleler kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta el hareketlerinin tüm periyotlarda tek bir yön üzerinde gerçekleştiriliyor olmasıdır.
- Profesyonel Destek Alın:
Bireysel uygulamalarınıza rağmen olumsuz psikolojik etkilerde azalma gözlenmiyorsa muhakkak alanında uzman bir ruh sağlığı profesyonelinden destek talep edin.
KAYNAK:
Türk Psikologlar Derneği Deprem Özel Çalışma Grubu - Depremin Psikolojik Etkilerini Tanıma ve Hafifletmede Yardımcı Olacak Bilgi ve Öneriler Kitapçığı
Türk Psikologlar Derneği / Türk Psikoloji Yazıları - Çocuklara Yönelik Afet Sonrası Müdahaleler
Okmeydanı Tıp Dergisi - Deprem ve Sonrası Psikolojisi