Ülkemizdeki 11 ili doğrudan etkileyen depremlerden en çok etkilenen grupların başında çocuklar yer alıyor. Çocukların deprem sonrası okula dönüş sürecinde, toplumun neredeyse tamamına önemli görevler düşüyor. Deprem sonrası okul hayatına geri dönüş sırasında yaşanacak zorluklar, çocuklara yaklaşımın nasıl olması gerektiği, zorlukların nasıl aşılabileceği gibi konularda bilinçli olmak, çocukların bu zorlu dönemi daha kolay atlatmaları ve günlük hayat rutinlerine yeniden dönebilmeleri açısından kritik önem taşıyor.
İçindekiler
Deprem Sonrası Okul Hayatına Geri Dönüş
Deprem gibi büyük doğal afetler çocukların fiziksel ve ruhsal gelişiminde önemli etkilere sahiptir. Deprem sonrasında çocukların üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirebilmek için atılması gereken en kritik adımlardan biri çocukların rutine dönmelerini sağlamaktır. Okul, bu rutinin temel taşlarından biridir. Deprem sonrası okul hayatına dönüş aşamasında birtakım zorlukların yaşanılması olasıdır. Bununla birlikte toplumsal dayanışmayla bu zorlukları aşmak ve depremzede çocukların eğitimine destek olmak mümkündür. Depremzede çocukların okula dönüş sürecinde onları desteklemek ve yaşadıkları zorlukları aşmak için neler yapabileceğine birlikte bakalım.
Deprem Sonrası Eğitim Hayatına Devam Etmeyi Zorlaştıran Faktörler
Deprem sonrası travma ve stres bozukluğu yaşayan çocuklar, normal yaşantıya kısa sürede dönmekte zorlanabilir. Bu aşamada onları zorlamadan ve bunaltmadan okula geri dönüş sürecini kolaylaştırmak gerekir. Yaşanan travmadan kaynaklı deprem sonrasında okula geri dönüş sürecinde öğrencilerde aşağıdaki sorunlar görülebilir:
- Deprem travması sonrası yaşanan öfke krizleri
- Öfkeyi dışa vurma ve başkalarıyla iletişim kurma konusunda yaşanan sorunlar
- Uyku problemleri nedeniyle aşırı yorgunluk ve halsizlik
- Depremin etkisiyle oluşmuş vücut ağrıları
- Deprem hakkında sürekli konuşma ve ağlama isteği
- Dalgınlık, isteksizlik
- Okula gitmek istememe, içine kapanma
Deprem Sonrası Okula Dönüşte Öğrencilerin Velileri Neler Yapabilir?
Depremden sonra öğrencilerin yeniden okula gitmeye başlamasıyla birlikte veliler ve öğretmenler travmanın etkilerini sistemli bir şekilde azaltıp, öğrencinin normal hayata uyum sağlaması için iş birliği halinde olmalıdır. Bu süreçte en kritik adım velinin tutumudur. Veliler depremden etkilenen çocukların verdiği duygusal reaksiyonlara ve olaylarla baş etme yöntemlerine uygun olarak şu tutumları sergileyebilir:
- Bazı çocukların olaylarla baş etme tarzı gizlenme ve içe kapanma şeklindedir. Bu tarz çocuklarda okula gitme isteği kaybolmuş olabilir. Bu noktada çocuklara akranlarıyla vakit geçirmeleri için en güvenli yerlerden birinin okul olduğunu açıklanarak, motive olmaları sağlanabilir.
- Okulun güvenilir ve sağlam bir yer olduğunu hissetmeleri için onlara destek olunabilir. Okul binalarının güvenliği hakkında yaşlarına uygun şekilde bilgi aktarımı yaparak okulda depreme ilişkin yaşayacakları kaygıların önüne geçmek mümkün olabilir.
- Eğitmenlerden okulda yapılacak etkinliklerle ilgili bilgi alınarak, çocuklar okula hazırlanabilir.
- Deprem içeriklerine erişimleri sınırlandırılarak, çocukların bu psikolojiden çıkmalarına yardımcı olunabilir.
- Olayı travmatize eden konuşmalardan kaçınarak, gerçekler en yalın haliyle ve yaşlarına uygun bir şekilde açıklanabilir.
- Güvende hissetmeleri için şefkatli ve sakin bir tutum sergilemeye özen gösterilebilir.
- Çocuklar duygularını paylaşmaları için teşvik edebilir. Ağlamak istediklerinde ağlamalarına engel olmayıp, yalnız olmadığı ve bu durumun geçeceği hissettirebilir.
- Okulun güvenliği, okulda alınan deprem önlemleri, öğrencinin sınıf içinde, yakın ve uzak arkadaşlarıyla yaptığı duygu paylaşımları hakkında yetkililerden bilgi alarak, okula dönüş süreci takip edilebilir.
Deprem Sonrası Okullarda Öğretmenler Neler Yapabilir?
Deprem sonrası hasarın az olduğu şehirlerde, depremi yaşayan çocuklar aynı okula devam edecek olabilir. Bu durumda öğretmenlerin deprem hakkında konuşurken yalın bir dil kullanmasında fayda olacaktır. Depremden etkilenen öğrencilerle iletişim kurarken olayların dramatize edilmemesine, yaşanan deneyimler ve hissedilen duygular hakkında kontrollü bir paylaşım yapılmasına özen gösterilmelidir. Öte yandan, depremden direkt etkilenen şehirlerdeki öğrencilerin kendi okullarının hasarlı olması nedeniyle başka okullara başlaması da olasıdır. Bu aşama bir oryantasyon süreci gerektirdiğinden öğretmen desteği kritik öneme sahiptir. Yeni bir öğrenci sınıfa katıldığında onun yeni ortamına uyum sağlayabilmesi için eğitmenin tutumu son derece önemlidir. Okuluna ya da sınıfına deprem bölgesinden yeni öğrenci/ öğrenciler gelen öğretmenlerin dikkat etmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
- Depremden direkt etkilenen çocukların sınıftaki diğer öğrencilerle kaynaşmaları için buz kırıcı aktiviteler yaparak tanışmaları sağlanabilir.
- Öğrencinin depremzede olduğunun altını çizmemekte fayda olabilir.
- Sınıfa yeni bir öğrenci geldiğinde izlenen rutin, oynanan oyunlar ve kaynaştırma çalışmalarını aynı şekilde depremzede öğrenciler için uygulayabilirsiniz. Böylece sınıf arkadaşlarının yeni gelen öğrenciye karşı farklı bir tutum izlemelerinin önüne geçip, oryantasyon sürecini normalleştirebilirsiniz.
- Deprem sonrası çocukların eğitim motivasyonu azalmış olabilir. Bu motivasyonu artırmak için aktivitelere normalden daha sık yer verebilirsiniz.
- Deprem konusunda öğrencilerin dışavurum yapmalarına izin verebilir; onları sanatsal aktivitelere yönlendirerek duygularını farklı şekilde ifade edip rahatlamalarına destek olabilirsiniz.
- Çocuklar için en iyi iletişim aracı oyun olduğundan, deprem sonrası adaptasyon sürecinde zorluk yaşayan öğrencilerin duygularını dinleyip onlarla çeşitli oyunlarla bağ kurabilirsiniz.
- Öğrencilere çeşitli sorumluluklar vererek hem motivasyonlarının hem de öz güvenlerinin artmasına destek olabilirsiniz.
Deprem Sonrası Okullarda Nasıl Bir Yaklaşım İzlenmeli?
Deprem sonrası eğitim sürecinde izlenmesi gereken yaklaşımlara ilişkin bazı detaylar şu şekilde sıralanabilir:
- Eğitim sırasında zaman zaman depremi konuşmak sağlıklı bir süreçtir. Çocuklar deprem hakkında konuşmak istediğinde konu değiştirilmemeli, öğrencinin depremi anlamlandırmasına destek olunmalıdır.
- Deprem sonrasında öğrencilere yaklaşım, izle- gözlemle- dinle- bağ kur şeklinde olmalıdır.
- Öğrencilerin yaşadıkları olayların zor olduğu kabul edilmeli, anlaşıldıklarını hissetmeleri sağlanmalıdır.
- Dışavurumları gözlemlenmeli, gerekli yerlerde müdahale edilmelidir. Depremin yeniden canlandırıldığı oyunlar oynayan çocukları dikkatli bir şekilde gözlemlemek ve bu oyunun sonrasında onları duygusal anlamda desteklemek önemlidir.
- Çocuklar anlaşıldıklarını ve güvende olduklarını hissettiklerinde rutine dönmeleri kolaylaşacağından öğrencilere yaklaşım bu düşünceye dayalı olmalıdır.
- Yoğun duygu paylaşımlarında öğrencilere birebir deprem sonrası rehberlik desteği verilebilir.
- Dikkat dağınıklığı durumları gözlemlenerek, "Dinleyebiliyor musun?" gibi sorularla öğrencilerin dikkatleri çekilebilir.
- Öğrencileri yaşadıkları konusunda bir koku, ses ve görüntünün tetikleyebileceğini unutmamak gerekir. Bu tarz tetiklenmelerde anlayışlı, soğukkanlı ve sakin bir yaklaşım izlenmelidir.
Deprem sonrası öğrenci desteği, kısa değil uzun vadeli bir süreçtir. Her ne kadar ilk hedef, travmanın etkilerini ortadan kaldırmak olsa da ilerleyen dönemlerde öğrencilerin kaygısı azalacaktır. Davranışları normalleşen çocuklara bu travmayı hiç yaşamamış gibi davranılması, süreci başa sarıp farklı etkiler ortaya çıkarabilir. Bu nedenle deprem sonrasında eğitimin nasıl olacağına ilişkin planlama yapılması ve depremzede çocuklarla ilgili hazırlanan psikososyal destek planlarına uyum sağlanması oldukça büyük bir önem taşır. AFAD, MEB ve diğer resmi yetkililer tarafından hazırlanan destek programlarıyla deprem sonrası okula dönüş sürecini verimli bir şekilde değerlendirebilirsiniz.