Okul kavramının kökeni ile ilgili konuşmak üzere Prof. Dr. İnayet Aydın ile birlikteyiz.
Okul kavramının kökeni nedir?
Okul kavramının bilinen ilk örneğini Sümerler Dönemi’ndeki tabletlerde görmek mümkündür. O dönemde okul, çocukların gün doğumunda giderek gün batımına kadar orada oldukları, kil tabletlere yazı yazmayı öğrendikleri, daha sonra bazı doğa ile ilgili derslerin de eklendiği bir kurum olarak anlatılıyor. O dönemde öğretmenlere “Okul abisi”, yöneticiye ise “Okul babası” deniyor. Ancak ne yazık ki kız çocukları burada göremiyoruz.
"Geçmişte okul, boş zamanda yapılan eğlenceli etkinliklerin gerçekleştirildiği bir yerdi."
Yazının bulunuşu çok önemli. Okul, yazılı kültürün aktarılmasında çok önemli bir görev alıyor. Tarihsel süreçte tüm büyük medeniyetlerde “Okul” kavramını görüyoruz. Eski Çin, Hint, Yunan, Mısır medeniyetlerinde bu kavrama rastlamak mümkün. Günümüzde kullanılan “school” kelimesinin kökeni de “leisure”dan gelir. Leisure, boş zaman faaliyeti demektir. Yani geçmişte okul, boş zamanda yapılan eğlenceli etkinliklerin gerçekleştirildiği bir yerdir. Ancak bugüne baktığımızda okul ne yazık ki boş zamanları geçirmek için tercih edilen, çünkü eğlenceli işlerin yapıldığı bir yer olmaktan çıkmış, sıkıcı faaliyetlerin gerçekleştirildiği bir yere dönüşmüştür. Bu, bizlerin okulu nasıl yönettiğimizle, işlettiğimizle de ilgili bir durumdur.
Modern okulun doğuşu 15. yüzyıla dayanıyor
Okul kavramının tarihsel sürecine tekrar baktığımızda Orta Çağ’da eğitim amacıyla manastırlar, medreseler yapıldığını görürüz. Daha yakın tarihlere geldiğimizde, 15. yüzyıl itibarıyla modern okulun doğuşunu görürüz. Modern okuldan kastım şu, buralarda ders saatlerinin, müfredatın ve öğretmenin tanımı belirlenmiş. Daha sistemli bir eğitim öğretim dönemi başlamış. Bugünkü okulun temelleri de o dönemde atılmış olur. Daha sonra çeşitli alternatif okul ve eğitim arayışları ortaya çıkar. Bunlara Montessori, Waldorf gibi yaklaşımları örnek vermek mümkündür. Bu okul sistemleri ile birlikte üç temel okul alternatifi belirginleşir: Farklı felsefe ve yöntemler uygulayan okullar - bunlar az önce saydığım türde okullardır. İkincisi hastane okulları, özel eğitim okulları – bunlar, geleneksel okullarda başarılı olamayan, özel ihtiyacı bulunan çocuklar için kurulmuş alternatif okullardır. Üçüncü tür de destekleyen, disiplin edici okullar – risk altında olarak tanımlanan çocuklar için kurulmuş okullardır. Bu okullardaki çocuklar ailede sağlıklı yetiştirilememiş, bir şekilde suça itilmiş ve bu nedenle çeşitli davranış problemlerine sahip olmuş bireylerdir. Üçüncü tür okulların görevi, buraya giden çocuklara normal okul sisteminde yer alabilmeleri için ihtiyaç duydukları destek ve disiplinin sağlanmasıdır.
Geleneksel okullar zenginleştirilip, çeşitlendirilebilir
Günümüzde tüm dünyada farklı okul yaklaşımları söz konusudur. Ancak bizde genelde okul türlerini daraltma, azaltma gibi bir eğilim olmuş. Oysa geleneksel okullara göre daha üst bir performans gösterecek çocuklar için ayrı okullar olması gerekir. Bununla birlikte geleneksel okulların ihtiyaçlarına uygun olmayan çocuklar için farklı uygulamalar bulunmalıdır. Bu uygulamalar bizde kısmen var, hastane derslikleri deniyor bu okullara. Özel gereksinimli çocuklarımız için pek çok okul açıldı. Bunun yanı sıra cezaevlerinde bulunan kişileri sonraki hayatlarına hazırlayan cezaevi okulları var. Bu anlamda kısmen de olsa bu tür okullarımızın olduğunu görmek umut verici ancak geleneksel okulları da daha çok zenginleştirebilir, çeşitlendirebiliriz. Mıknatıs okulları gibi bilim, matematik, spor, sanat, mühendislik temalı okullar tıpkı dünyada olduğu gibi bizde de olabilir.
Okulun değişmeyen görevleri vardır
Ancak okulların çok fazla eleştiri alan kurumlar olduğu gerçeğiyle de yüz yüzeyiz. Okulların devrini kapattığı, burada çocuklara verilen eğitimlerin yeterli olmadığı gibi eleştiriler sürekli konuşuluyor. Bu eleştirilere yanıt olarak şunu söylemek mümkündür: Kurumlar durup dururken oluşmaz. Bu kurumun oluşumunu, Sümer’lere dayandırıyoruz. Bu, milattan önce 4000 – 2000 yılları arası demek. O zamandan bu zamana dek okul kurumunun var olması, onun değişmeyen bir amacı ve görevi olduğu gerçeğini de gözler önüne serer. Gerçekten de okulun değişmeyen görevleri vardır. Bunlardan biri çocuğu birey hâline dönüştürmesidir. Okula gelen çocuk, anne babadan koparak tek başına var olur. Onun kendi dünyası okulda yeşerir. Bu anlamda çocuk okula gelince özerk bir birey olmaya başlar. Bunun yanında okulda okur – yazar hâline gelirsiniz, dünyayı anlamaya başlarsınız, kendinizi başkasının aynasından görmeyi öğrenirsiniz. Kendinizi tanırsınız, belli alanlarda güçlü ve gelişmeye açık yönlerinizi keşfedersiniz.
Okullardaki eğitim sadece sınav odaklı olmamalı
Okulun bu işlevlerini yeniden fark ederek onlara dönüş yapması gerekir. Bu da sadece sınav odaklı değil zihnin yönlendirdiği, ellerin beceri kazandığı ve karakter eğitimi ile çocuğun yüreklendirildiği bir eğitim şekliyle gerçekleşir. Karakter eğitimi konusu birçok açıdan uygulama gerektirir. Örneğin çocukların güvenilir ve sorumluluk sahibi bireyler olması için onlara çeşitli görevler verilmelidir. Çocuk okulda adil, saygılı bir insan olması için, iyi bir vatandaş olması için üzerine düşeni yapmayı öğrenmelidir. Bunlar okulun hiçbir zaman değişmeyecek görevleri ve özellikleridir. Biz çocukların ihtiyacı olan bu görevleri ve özellikleri onlara kazandıracak bir eğitim için günümünüz ihtiyaçlarını, öğrenciler ve öğretmenlere göre yeniden değerlendirmeliyiz. Okulu tekrar kendi işlevlerini gerçekleştirir hâline getirmek durumundayız.
Hocam, konuşmanın başında bir soru sormuştum ancak üç sorunun yanıtını aldım. Okul kavramından başlayarak, okulun görevi, rolü ile ilgili bilgileri aldık ve eğitimin gelecekte nasıl olması gerektiğine dair önerilerinizi dinledik. Çok teşekkür ederiz, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Geleceğin okulu sadece teknoloji, yapay zekâ ve robot öğretmenler olarak görülmemelidir. Makineleştiğimiz, dijitalleştiğimiz ve sanallaştığımız doğrudur. Ancak insan olduğumuzu unutmamamız çok önemlidir. Çocukların değer ve anlam dünyasını zenginleştirecek eğitimlerin yapıldığı okul fikrini hiçbir zaman ihmal etmemek gerekir.
İçindekiler
Prof. Dr. İnayet Aydın ile ''Okul Kavramı Kökeni ve Anlamı''