Milli Mücadele Konu Anlatımı

Milli Mücadele Konu Anlatımı

  • 11.10.2024

Milli Mücadele, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndan sonra işgal edilmesi ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ağır koşulları altında Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik için verdiği savaştır. Bu mücadele, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde Türk milletinin işgallere ve yabancı güçlere karşı direnişini temsil eder.

Milli Mücadele’nin Nedenleri

Milli Mücadele’nin Nedenleri

  • I. Dünya Savaşı’nın Sonuçları: Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıktı ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ağır koşulları altında topraklarının büyük bir kısmı işgal edildi.
  • Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918): Osmanlı Devleti'nin savaşı bırakmasını sağlayan bu antlaşma, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde işgallerin başlamasına neden oldu.
  • Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920): Osmanlı Devleti’nin fiilen sona erdiğini ilan eden ve Türk milletinin bağımsızlık ve egemenliğini tehdit eden bu antlaşma, Milli Mücadele’nin başlamasında önemli bir etkendir.
  • İşgaller ve Direniş: İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali (15 Mayıs 1919) ve diğer Anadolu topraklarının işgalleri, Türk milletinin bağımsızlık için silahlı direnişe geçmesine neden oldu.

Milli Mücadeleye Hazırlık Dönemi

Halk var gücüyle anlaşmaların yükünü sırtlanmaya çalışırken bir yandan da işgaller son sürat devam etmekteydi. Bu da beraberinde bir hazırlık sürecini getirdi.

 

İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)

 

I.Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918), Osmanlı Devleti’nin fiilen sona ermesine yol açtı. Antlaşmanın 7. maddesi, İtilaf Devletleri'ne güvenliklerini tehdit eden herhangi bir durum karşısında stratejik noktaları işgal etme hakkı tanıyordu. İtilaf Devletleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşımı konusunda yapılan Paris Barış Konferansı (1919), İzmir ve çevresinin Yunanistan'a verilmesi kararlaştırıldı. İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapılan gizli anlaşmalar da bu kararın alınmasında etkili oldu.

 

15 Mayıs 1919 sabahında Yunanistan'a ait bir askeri birlik, İngiliz donanmasının desteğiyle İzmir'e doğru hareket etti. İzmir Valisi İzzet Bey ve Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa'ya, işgal kuvvetlerine karşı koymamaları emredildi. İzmir'in işgali sırasında Hukuk-u Beşer gazetesi yazarı Hasan Tahsin, ilk kurşunu atarak Yunan bayrağını taşıyan bir askeri vurdu ve şehit oldu. Bu olay, işgale karşı ilk direniş hareketi olarak kabul edilir. İzmir halkı ve çevre köyler, işgalcilere karşı direnişe geçti.

 

Kuvay-ı Millîye

 

Kuvay-ı Millîye, Milli Mücadele döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndan sonra işgal edilmesine karşı direniş göstermek amacıyla yerel halk tarafından oluşturulan silahlı direniş kuvvetleridir. Kuvay-ı Millîye, özellikle Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra başlayan işgaller ve azınlıkların ayaklanmalarına karşı Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kendiliğinden kurulmuştur.

 

Özellikle Ege Bölgesi'nde Yunanlıların İzmir'i işgali ve diğer bölgelerdeki işgaller, yerel halkın kendi savunma güçlerini oluşturmasına neden olmuştur. Aynı zamanda Ermeni ve Rum çetelerinin Anadolu'da bağımsızlık elde etme çabaları ve yerel halka karşı saldırıları, Kuvay-ı Millîye'nin kurulmasını hızlandırmıştır.

 

Kuvay-ı Milliye’nin önde gelen bazı liderleri şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Ethem (Çerkes Ethem): Ege Bölgesi'nde önemli bir Kuvay-ı Millîye lideri olarak tanınmıştır.
  • Demirci Mehmet Efe: Ege Bölgesi'nde Kuvay-ı Millîye hareketini yöneten liderlerden biridir.
  • Yörük Ali Efe: Aydın bölgesinde Kuvay-ı Millîye hareketine öncülük etmiştir.
  • Şahin Bey: Güney Cephesi'nde Fransız işgaline karşı mücadele eden önemli bir liderdir.
  • Kara Fatma: Kadın Kuvay-ı Millîye komutanlarından biridir ve özellikle İstanbul’un kurtuluşu için çalışmıştır.
  • İpsiz Recep: Karadeniz Bölgesi'nde faaliyet gösteren önemli bir Kuvay-ı Millîye lideridir.

 

Kuvay-ı Millîye birlikleri, yerel direnişin sembolü olarak önemli bir rol oynamış olsalar da düzensiz ve bağımsız hareket etmeleri nedeniyle uzun vadede yetersiz kalmışlardır. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, daha etkili ve organize bir direniş sağlamak amacıyla düzenli orduya geçişin gerekli olduğuna karar vermişlerdir.

 

Amiral Bristol Raporu (22 Haziran 1919)

 

Amiral Bristol Raporu, 22 Haziran 1919 tarihinde ABD'li Amiral Mark Lambert Bristol liderliğindeki bir heyet tarafından hazırlanan ve İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi sırasında yaşanan olayları inceleyen bir rapordur. Amiral Bristol liderliğindeki heyet, İzmir ve çevresindeki olayları yerinde inceleyerek bir rapor hazırladı. Heyet, İzmir'in işgali sırasında Yunanlıların yaptığı zulümleri, işgalin adaletsizliğini ve bölgede yaşanan haksızlıkları tespit etti.

 

Rapor, Yunanlıların Paris Barış Konferansı'nda sahte nüfus belgeleri sunarak İzmir civarında hak iddia ettiğini ortaya koydu. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinin haksız olduğu resmi bir raporla belgelendi. Bu rapor, Milli Mücadele’nin haklılığını uluslararası alanda destekleyen ilk belge olma özelliğini taşıdı.

 

Cemiyetler

 

Milli Mücadele döneminde Anadolu'da çeşitli cemiyetler kurulmuştur. Bu cemiyetler, kuruluş amaçları ve faaliyetlerine göre üç ana gruba ayrılabilir:

 

1. Millî Varlığa Düşman Cemiyetler

 

Bu cemiyetler, Osmanlı Devleti'nin zor durumunda kurtuluşun büyük bir devletin manda ve himayesi altında sağlanabileceğine inanarak faaliyet göstermişlerdir.

 

  • Kürt Teali Cemiyeti: Wilson Prensipleri’ne dayanarak Doğu Anadolu’da bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedeflemiştir.
  • Hürriyet ve İtilaf Fırkası: İttihat ve Terakki Partisine ve Batılılaşmaya karşı bir duruş sergileyen bu cemiyet, İngilizlerle işbirliği yaparak saltanatın devamı için çalışmıştır.
  • Teali İslam Cemiyeti: İngilizler tarafından desteklenen bu cemiyet, Osmanlı Devleti’nin dinî esaslara bağlı kalınarak kurtulabileceğini savunmuştur.
  • İngiliz Muhipleri Cemiyeti: Temel amacı İngiliz himayesine girmek olan bu cemiyet, İstanbul’da siyasi ve askeri casusluk faaliyetleri yapmıştır.
  • Wilson Prensipleri Cemiyeti: Çoğunluğu gazeteci, yazar, doktor ve avukatlardan oluşan bu cemiyetin amacı Amerikan himayesine girmek ve Amerika’dan yardım almaktır.
  • Sulh ve Selamet-i Osmaniye Fırkası: İngilizlerden talimat alan bu cemiyet, ülkede kurtuluşun padişah ve halifenin emirlerine bağlılıkla sağlanacağını savunmuştur.

 

2. Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler

 

Osmanlı Devleti’nde yaşayan azınlıklar, bağımsızlıklarını elde etmek için çeşitli cemiyetler kurmuşlardır.

 

  • Hınçak ve Taşnak Sütyun Cemiyetleri (Ermeniler): Doğu Anadolu ve Çukurova’da bağımsız bir Ermeni devleti kurmak amacıyla faaliyet göstermişlerdir. Ermeni Patriği Zaven Efendi tarafından desteklenmişlerdir.
  • Pontus Rum Cemiyeti: 1904’te Merzifon Amerikan Koleji bünyesinde kurulmuş olup Batum’dan İnebolu’ya kadar uzanan bir Rum devleti kurarak ileride Yunanistan ile birleşmeyi hedeflemiştir.
  • Mavri Mira Cemiyeti: Fener Rum Patrikhanesi ve İngilizlerin desteğiyle kurulmuş olup Megali İdea’yı gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.
  • Etniki Eterya Cemiyeti: Batı Anadolu’da Rum nüfusu artırarak Doğu Karadeniz’de bir Rum devleti kurmayı amaçlamıştır.
  • Alyans İsrailit ve Makabi Cemiyetleri (Yahudiler): Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak amacıyla Osmanlı Devleti’nde yaşayan Yahudilerin ticari çıkarları için faaliyet göstermişlerdir.

 

3. Millî Cemiyetler

 

Milli cemiyetler, vatanı korumak ve bağımsızlığı sağlamak amacıyla kurulmuşlardır.

 

  • Kars İslam Şûrası: Osmanlı orduları Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerine göre Kars, Ardahan, Batum’dan çekilmek zorunda kalınca Ermenistan ve Gürcistan Cumhuriyetlerinin istilasına engel olmak amacıyla kurulmuştur.
  • Trakya-Paşaeli Müdâfaa-i Heyet-i Osmaniye Cemiyeti: Batı Trakya’yı düşman işgaline karşı savunarak bu bölgenin Yunanlara verilmesini önlemek amacıyla kurulmuştur. Ayrıca vatan işgalden kurtulmazsa bağımsız bir Trakya Cumhuriyeti kurmayı amaçlamıştır.
  • İzmir Müdâfaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti: İzmir’in Yunanlara verileceği haberinin duyulması üzerine kurulmuş ve bölgenin Türklüğünü göstermeye çalışmıştır.
  • İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti: İzmir Müdâfaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti ile birleşerek bölgenin Türklüğünü göstermeye ve İzmir’i Yunan işgaline karşı savunmaya çalışmıştır.
  • Kilikyalılar Cemiyeti: Merkezi İstanbul'da olan bu cemiyet, Çukurova’nın Türk yurdu olduğunu ispat etmek ve bölgenin Ermenilere verilmesini engellemek amacıyla kurulmuştur.
  • Trabzon Muhâfaza-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti: Trabzon ile civarının Rumlara verilmesini ve bölgede bir Pontus devleti kurulmasını önlemek için mücadele etmiştir.
  • Millî Kongre Cemiyeti: İstanbul’daki aydınlar tarafından kurulan bu cemiyet, Ermeni ve Rum propagandalarına karşı Türk milletinin haklılığını basın yayın yoluyla tüm dünyaya duyurmaya çalışmıştır.
  • Karakol Cemiyeti: Anadolu’ya personel, silah ve teçhizat kaçırarak ve Anadolu’yla haberleşmeyi sağlayarak Milli Mücadele’ye destek olmayı amaçlamıştır.
  • Doğu Anadolu (Vilâyât-ı Şarkiyye) Müdâfaa-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti: Merkezi İstanbul'da olan bu cemiyet, Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını engellemek ve bölgenin Türklüğünü savunmak için mücadele vermiştir.
  • Anadolu Kadınları Müdâfaa-i Vatan Cemiyeti: Türk kadınlarının Milli Mücadele’deki varlığını simgeleyen bu cemiyet, Kuvay-ı Millîye birliklerine nakdi ve ayni (eşya, erzak vb.) yardım kampanyaları yaparak Milli Mücadele’yi desteklemiştir.

Milli Mücadele’nin Fiilen Başlaması

Milli Mücadele’nin Fiilen Başlaması

Tüm bu hazırlık sürecinden sonra savaş Atatürk’ün Samsun’a çıkması ile başladı ve akabinde gerçekleşen olaylar ile devam etti:

 

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışı (19 Mayıs 1919)

 

I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayarak işgal kuvvetlerinin Anadolu'ya girmesine neden olmuştu. Bu dönemde ülkenin pek çok yerinde işgaller ve azınlık isyanları baş göstermişti. 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'i işgali, Türk milletinin tepkisini artırdı ve direniş hareketlerinin başlamasına yol açtı. İzmir'in işgali, Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışının en önemli nedenlerinden biri oldu. Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmişti. Bu görev kapsamında Doğu Karadeniz'de asayişi sağlamak, Pontus Rum çeteleri ile yerel milis kuvvetler arasındaki çatışmaları sona erdirmek, bölgedeki Türk halkının güvenliğini sağlamak ve Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine uygun olarak silahların toplanmasını denetlemek vazifelerini edinmiş oldu. 

 

Mustafa Kemal ve onun emrindeki 18 arkadaşı, 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan Bandırma Vapuru ile yola çıktılar. 19 Mayıs 1919 sabahı saat 6'da Samsun'a ulaştılar. Bu tarih, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin başladığı gün olarak kabul edilir.

 

Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919)

 

Mustafa Kemal, Anadolu halkını uyarmak amacıyla Havza'da "işgallere karşı konulmasını, İstanbul hükümetine protesto telgrafları çekilmesini" isteyen bir genelge yayınladı. Bu genelgede işgallere karşı mitingler düzenlenmesi ve Hristiyan azınlıklara karşı saldırı ve düşmanlıklarda bulunulmaması istendi.

 

Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)

 

Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi ile Milli Mücadele’nin gerekçesini, amaçlarını ve yöntemini belirledi. Bu genelge ile milletin kendi kaderini belirlemesi gerektiği vurgulandı ve İstanbul hükümetine karşı bir başkaldırı çağrısı yapıldı​.

 

Erzurum Kongresi (23 Temmuz- 7 Ağustos 1919)

 

Erzurum Kongresi, Milli Mücadele’nin temel taşlarını oluşturan kararların alındığı bir kongre oldu. Kongrede, ülke bütünlüğü ve bağımsızlığının korunması gerektiği belirtilerek İstanbul hükümetinin görevini yapmaması halinde yeni bir hükümet kurulması kararlaştırıldı​. Bu kongrenin öne çıkan kararları şu şekildedir:

 

  • Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
  • Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet birlikte direnecektir.
  • Kuvay-ı Millîye'yi etkin ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
  • Manda ve himaye kabul edilemez.
  • Geçici bir hükümet kurulmalıdır; bu hükümet milli kongre tarafından seçilecektir.
  • Milli Meclis derhal toplanmalı ve hükümet işlerini denetlemelidir.

 

Sivas Kongresi (4- 11 Eylül 1919)

 

Sivas Kongresi’nde Erzurum Kongresi kararlarının tüm ülkeye duyurulması ve Milli Mücadele’nin tek çatı altında toplanması sağlandı. Kongre sırasında mandacılık kesinlikle reddedildi ve Mustafa Kemal, Milli Mücadele’nin lideri olarak kabul edildi​. Bu kongrenin öne çıkan kararları şu şekildedir:

 

  • Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edilmiştir.
  • Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında tüm direniş cemiyetleri birleştirilmiştir.
  • Ulusal iradeyi temsil eden tek kuruluş olarak kabul edilen Büyük Millet Meclisi'nin derhal toplanması istenmiştir.
  • Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir.

 

Balıkesir Kongresi (26- 31 Temmuz 1919)

 

Balıkesir Kongresi, Batı Anadolu'da Yunan işgaline karşı direnişi organize etmek amacıyla düzenlenmiştir. Toplantı amaçları Ege Bölgesi'nde Yunan işgaline karşı direnişi örgütlemekti. Balıkesir ve çevresinden temsilciler katıldı. Bu kongrenin öne çıkan kararları şu şekildedir:

 

  • Yunan işgaline karşı direnişin sürdürülmesi.
  • Kuvay-ı Millîye birliklerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi.
  • Halkın silahlandırılması ve işgale karşı seferber edilmesi.

 

Alaşehir Kongresi (16- 25 Ağustos 1919)

 

Alaşehir Kongresi, Ege Bölgesi'nde Yunan işgaline karşı direnişi koordine etmek amacıyla düzenlenmiştir. Toplantı amacı Balıkesir Kongresi kararlarını pekiştirmek ve Ege Bölgesi'ndeki direnişi koordine etmekti. Batı Anadolu'daki çeşitli illerden temsilciler katıldı. Bu kongrenin öne çıkan kararları şu şekildedir:

 

  • Kuvay-ı Millîye birliklerinin güçlendirilmesi ve düzenli orduya geçişin hızlandırılması.
  • Direnişin devam ettirilmesi ve işgale karşı halkın bilinçlendirilmesi.
  • Yunan işgaline karşı silahlı mücadelenin sürdürülmesi.

 

Amasya Görüşmeleri (22 Ekim 1919)

 

Amasya Görüşmeleri ile İstanbul Hükümeti, Temsil Heyeti’nin varlığını resmen tanıdı ve Milli Mücadele hareketinin meşruiyet kazandığı ilk diplomatik başarı elde edildi.

Mebusan Meclisi’nden BMM’ye

Osmanlı’nın son dönemlerinde faal olan Mebusan Meclisi’nden halkın iradesini yansıtan ilk meclis olan BMM’ye geçiş uzun bir süreçti. Bu süreci şu şekilde ele almak mümkündür:

 

Son Osmanlı Mebusan Meclisi

 

Son Osmanlı Mebusan Meclisi, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde toplanan ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde önemli kararlar alan meclistir. 1919 yılında Amasya Görüşmeleri'nde alınan kararlar doğrultusunda Osmanlı Mebusan Meclisi'nin yeniden toplanması kararlaştırıldı. Bu amaçla 1919 yılının Kasım ve Aralık aylarında seçimler yapıldı. Seçimlerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin adayları büyük başarı elde ederek meclise girdiler. Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul'da toplandı. Meclis, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumdan çıkış yollarını aramak ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine yön vermek amacıyla çalışmalara başladı. Meclisin öne çıkan kararları ve faaliyetleri şunları içeriyordu:

 

  • Misak-ı Millî Kararları (28 Ocak 1920): Meclisin en önemli kararı, 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilen Misak-ı Millî (Ulusal Ant) kararlarıdır.
  • İstanbul'un İşgali (16 Mart 1920): Misak-ı Millî kararlarının kabul edilmesinden kısa bir süre sonra, İtilaf Devletleri 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti. Bu işgal, Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin çalışmalarını zorlaştırdı ve meclisin faaliyetlerini durdurdu.
  • Meclisin Dağıtılması: İstanbul'un işgali ile birlikte meclis üyeleri İtilaf Devletleri tarafından tutuklanmaya başlandı. Bu durum, meclisin fiilen çalışamaz hale gelmesine ve 11 Nisan 1920 tarihinde resmi olarak kapatılmasına yol açtı.

 

Son Osmanlı Mebusan Meclisi, Misak-ı Millî kararlarını kabul ederek Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesine büyük katkı sağlamıştır. Bu kararlar, Türk Kurtuluş Savaşı'nın temelini oluşturmuş ve milli mücadelenin hedeflerini netleştirmiştir.

 

Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin kapatılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Ankara'da yeni bir meclis kurulmasına karar verdiler. 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da Büyük Millet Meclisi (BMM) açıldı. BMM, Milli Mücadelenin merkezi olarak çalışmalarına başladı ve Türk milletinin bağımsızlık savaşını yönetti.

 

Misak-ı Millî (28 Ocak 1920)

 

Misak-ı Millî, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik haklarını korumak amacıyla kabul ettiği ulusal ant olarak bilinir. 28 Ocak 1920 tarihinde Son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen bu kararlar, Türk Kurtuluş Savaşı'nın temel ilkelerini oluşturmuştur. Misak-ı Millî, Türk milletinin milli iradesini ve bağımsızlık taleplerini açıkça ortaya koyan bir belgedir. Misak-ı Millî, altı ana maddeden oluşmaktadır:

 

  • Milli Sınırlar: Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı tarihte düşman işgali altında bulunmayan ve çoğunluğu Türk olan bölgeler, Osmanlı Devleti'nin ayrılmaz bir bütünü olarak kabul edilmiştir.
  • Halkoylaması: Arap çoğunluğun yaşadığı ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı tarihte işgal altında bulunan bölgelerde halkın özgür iradesiyle kendi geleceğini belirlemesi gerektiği belirtilmiştir. Kars, Ardahan ve Batum'da halk oylaması yapılması istenmiştir.
  • Batı Trakya: Batı Trakya'nın geleceği, burada yaşayan halkın özgür iradesine bırakılmıştır.
  • İstanbul ve Boğazlar: İstanbul ve Marmara Denizi'nin güvenliği sağlandığı takdirde Boğazların dünya ticaretine açılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu konuda karar verilirken Türkiye'nin tam bağımsızlığı ve egemenlik hakları gözetilmelidir.
  • Azınlık Hakları: Azınlıkların haklarının korunması ve geliştirilmesi, Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Müslüman halkın da aynı haklardan yararlanması şartıyla kabul edilmiştir.
  • Ekonomik ve Adli Bağımsızlık: Misak-ı Millî, kapitülasyonların kaldırılması ve tam bağımsız bir ekonomik ve adli düzenin kurulmasını öngörmüştür. Türkiye'nin bağımsızlığına zarar veren her türlü ekonomik ve adli ayrıcalık reddedilmiştir.

İstanbul'un İşgali (16 Mart 1920)

16 Mart 1920’de İtilaf Devletleri, İstanbul'u fiilen işgal etmeye başladı. İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri, İstanbul'un önemli noktalarını ve stratejik mevkilerini ele geçirdi. Meclis-i Mebusan üyeleri, askeri yetkililer ve önde gelen devlet adamları tutuklanarak Malta'ya sürgün edildi. İstanbul'un işgali karşısında Osmanlı yönetimi çaresiz kaldı. İşgal kuvvetleri, Osmanlı hükümetini baskı altında tutarak Misak-ı Millî kararlarını geri çekmesini ve İtilaf Devletleri'nin taleplerine boyun eğmesini sağlamaya çalıştı.

 

İstanbul'un işgalinin ardından Anadolu'da başlayan Milli Mücadele hareketinin daha da güçlenmesine ve hızlanmasına neden oldu. İstanbul'un işgali, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin haklılığını ve aciliyetini daha da belirgin hale getirdi.

 

İstanbul'un işgali, Osmanlı hükümetinin İtilaf Devletleri karşısında ne kadar zayıf ve etkisiz olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu durum, Anadolu'da bağımsızlık mücadelesi yürüten Kuvay-ı Millîye hareketinin halk nezdinde daha fazla destek bulmasına yol açtı.

I.BMM’nin Açılması ve Akabinde Yaşananlar (23 Nisan 1920)

Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin dağıtılmasının ardından Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı ve bu meclis, ülkenin bağımsızlık mücadelesini yönetti. Meclis’in ilk kararları arasında mutlak surette bir hükümet kurulması ve meclisin yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplaması yer aldı​.

 

Kuruluş Amaçları ve İlkeleri

 

  • Milli Egemenlik: Milli egemenlik ilkesine dayanarak kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin merkezi otoritesinin zayıflaması ve işgaller karşısında halkın iradesini temsil etmek amacıyla oluşturulmuştur.
  • Bağımsızlık ve Egemenlik: Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini yönlendirmek ve Misak-ı Millî kararları doğrultusunda hareket etmek amacıyla kurulmuştur.
  • Halkın Temsilciliği: Halkın temsilcilerinden oluşmuş ve halkın iradesini en yüksek düzeyde temsil etmiştir. Seçimle iş başına gelen milletvekilleri, halkın istek ve taleplerini meclise taşımış ve milli mücadeleyi yönlendirmiştir.

 

Yapısal Özellikler

 

  • Güçler Birliği İlkesi: Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu yetkileri tek bir organ olarak kullanmıştır. Bu ilke, milli mücadelenin etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamıştır.
  • Geçici Hükümet ve Yürütme Yetkisi: Geçici bir hükümet kurarak yürütme yetkisini de üstlenmiştir. Meclis, kendi üyeleri arasından seçtiği kişilerle hükümeti oluşturmuş ve başkanlık sistemine benzer bir yapı ile yönetimi sağlamıştır.
  • Meclis Başkanlığı: Meclisin başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk üstlenmiştir. Mustafa Kemal, aynı zamanda milli mücadelenin lideri olarak meclisin çalışmalarını yönlendirmiştir.

 

Karar ve Faaliyetler

 

  • Misak-ı Millî Kararlarının Benimsenmesi: Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen Misak-ı Millî kararlarını benimsemiş ve bu kararlar doğrultusunda hareket etmiştir. Bu kararlar, milli mücadelenin hedeflerini belirlemiştir.
  • İstiklal Mahkemeleri: Milli mücadele sırasında oluşabilecek iç karışıklıkları ve ihaneti önlemek amacıyla İstiklal Mahkemeleri kurmuştur. Bu mahkemeler, hızlı ve etkili yargılama yaparak milli mücadelenin düzenini sağlamıştır.
  • 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu): 1921 Anayasası'nı kabul ederek yeni devletin temel yasalarını belirlemiş ve anayasal bir düzen oluşturmuştur.
  • İstiklal Marşı'nın Kabulü (12 Mart 1921): Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolü olan İstiklal Marşı'nı kabul etmiştir.
  • Savaş Yönetimi ve Strateji: Kurtuluş Savaşı'nın stratejik kararlarını almış ve savaşın yönetimini üstlenmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi önemli savaşların planlaması ve yönetimi Meclis tarafından gerçekleştirilmiştir.

 

I. BMM’ye Karşı Yapılan Ayaklanmalar

 

Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) karşı yapılan ayaklanmalar, Kurtuluş Savaşı döneminde hem iç hem de dış etkenlerden kaynaklanan isyan hareketleridir.

 

İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti Tarafından Desteklenen Ayaklanmalar

 

  • Kuva-yi İnzibatiye (Hilafet Ordusu) Ayaklanması: Mayıs 1920’de İzmit, Adapazarı ve Düzce’de gerçekleşen ayaklanmanın amacı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yürüttüğü bağımsızlık hareketini bastırmaktı. İstanbul Hükümeti tarafından, Anadolu'daki milli mücadeleye karşı oluşturulan Kuva-yi İnzibatiye (Hilafet Ordusu) birliği, TBMM'ye karşı isyan etti. TBMM'ye bağlı kuvvetler tarafından bastırıldı.
  • Anzavur Ayaklanmaları: Ekim 1919- Nisan 1920 tarihleri arasında Balıkesir, Biga, Gönen, Adapazarı ve Düzce’de gerçekleşen ayaklanma Ahmet Anzavur liderliğinde yapıldı. Bu isyan BMM’ye karşı yapıldı ve hem İtilaf Devletleri hem de İstanbul Hükümeti tarafından desteklendi. En nihayetinde ise Milli Kuvvetler tarafından bastırıldı. 

 

Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar

 

  • Rum ve Ermeni Ayaklanmaları: Bu ayaklanma Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde meydana geldi. Rum ve Ermeni azınlıklar, bağımsız devletler kurma amacıyla isyan ettiler. Milli kuvvetler tarafından bastırıldı.

 

Kuvay-ı Millîye'ye Karşı Yapılan Diğer Ayaklanmalar

 

  • Çerkez Ethem Ayaklanması: Aralık 1920- Ocak 1921 tarihleri arasında gerçekleşen bu ayaklanma Kütahya, Eskişehir ve Bursa’da meydana geldi. Çerkez Ethem ve kuvvetleri, düzenli orduya katılmayı reddederek isyan etti. Ethem, başlangıçta Kuvay-ı Millîye içinde yer almış ancak daha sonra BMM'ye karşı cephe almıştır. En nihayetinde ise düzenli ordu tarafından bastırıldı ve Çerkez Ethem Yunanistan'a kaçtı.
  • Bolşevik Ayaklanmaları: Karadeniz bölgesinde gerçekleşti. Bolşevik düşünceyi benimseyen bazı gruplar, BMM'ye karşı isyan ettiler. Milli kuvvetler tarafından bastırıldı

 

Dinî ve Sosyal Sebeplerle Çıkan Ayaklanmalar

 

  • Şeyh Eşref Ayaklanması: Ekim 1919’da Bayburt’ta gerçekleşti. Dini ve sosyal sebeplerle gerçekleşen bu isyan milli kuvvetler tarafından bastırıldı. 
  • Konya Ayaklanması: Ekim 1920’de Konya’da gerçekleşti. Rıfat Bele’ye karşı başlatılan bu isyan milli kuvvetler tarafından bastırıldı. 

 

Toplumsal ve Ekonomik Sebeplerle Çıkan Ayaklanmalar

 

  • Yozgat Ayaklanması: Mayıs - Ağustos 1920 tarihleri arasında Yozgat’ta gerçekleşti. Bu isyanın sebebi ekonomik sıkıntılar ve yerel sorunlardı. İsyan milli kuvvetler tarafından bastırıldı. 

Sevr Antlaşması

Sevr Antlaşması

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Osmanlı Devleti'nin fiilen sona ermesini öngören bir barış antlaşmasıdır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'ni küçük ve güçsüz bir devlet haline getirmeyi amaçlamış ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin başlamasında önemli bir rol oynamıştır.

 

Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin topraklarının büyük bir kısmını İtilaf Devletleri arasında paylaştıran ve Türk milletinin bağımsızlığını ciddi şekilde kısıtlayan maddeler içeriyordu. İşte Sevr Antlaşması'nın başlıca maddeleri:

 

Toprak Kayıpları

 

  • Doğu Anadolu: Ermenistan'a bırakılması planlanan topraklar.
  • Güneydoğu Anadolu: Kürdistan adı altında özerk bir bölge oluşturulması planlanmıştır.
  • İzmir ve Batı Anadolu: Yunanistan'a bırakılması öngörülmüştür.
  • Suriye ve Lübnan: Fransız mandasına verilmiştir.
  • Irak, Filistin ve Ürdün: İngiliz mandasına verilmiştir.
  • Trakya ve Boğazlar: Uluslararası bir komisyonun denetimine bırakılmıştır.

 

Boğazlar

 

İstanbul ve Çanakkale Boğazları, uluslararası bir komisyonun denetimine bırakılmış ve Türk egemenliği zayıflatılmıştır. Bu bölgelerden geçiş serbest bırakılmıştır.

 

Askerî Kısıtlamalar

 

Osmanlı ordusu 50.000 askerle sınırlandırılmıştır. Zorunlu askerlik kaldırılmıştır. Osmanlı donanması ve hava kuvvetleri de ciddi şekilde kısıtlanmıştır.

 

Ekonomik ve Mali Kısıtlamalar

 

Osmanlı Devleti'nin maliyesi, İtilaf Devletleri'nin denetimine bırakılmıştır. Kapitülasyonlar yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiştir.

 

Azınlık Hakları

 

Osmanlı Devleti'nde yaşayan azınlıklara geniş haklar tanınmış ve bu hakların korunması İtilaf Devletleri'nin denetimine bırakılmıştır.

Sevr Antlaşması'nın Sonuçları

Osmanlı Hükümeti, İtilaf Devletleri'nin baskısı altında Sevr Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. Ancak bu antlaşma, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik haklarını ciddi şekilde kısıtladığı için büyük tepki topladı.

 

Sevr Antlaşması'nın ağır şartları, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin başlamasında önemli bir etken olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, bu antlaşmanın imzalanmasına karşı çıkarak Anadolu'da Milli Mücadele hareketini başlatmışlardır.

 

Sevr Antlaşması, Türk milletinin direnişi ve Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması sonucunda hiçbir zaman uygulanmamıştır. Ankara'da kurulan Büyük Millet Meclisi (BMM), bu antlaşmayı tanımamış ve reddetmiştir.

Milli Mücadele’nin Sona Ermesi

Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922)

 

Büyük Taarruz Zaferi’nin ardından Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve bu anlaşma ile Milli Mücadele’nin askeri safhası sona erdi. Türk ordusu İstanbul ve Boğazlar bölgesine ilerlemeye başladı ve İngiltere, BMM’yi resmen tanıdı​.

 

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

 

Lozan Barış Antlaşması, Milli Mücadele’nin diplomatik zaferini temsil eder. Bu antlaşma ile Türkiye’nin bağımsızlığı ve egemenliği uluslararası alanda kabul edildi ve Sevr Antlaşması hükümleri geçersiz kılındı. Lozan, yeni kurulan Türk Devleti’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan önemli bir belge oldu​.  Lozan Barış Antlaşması çeşitli başlıklar altında ele alınmıştır:

 

  • Sınırlar: Yunanistan, Suriye ve Irak sınırları belirlenmiştir.
  • Boğazlar: Boğazların yönetimi ve güvenliği konusundaki düzenlemeler yapılmıştır.
  • Kapitülasyonlar: Osmanlı döneminden kalan kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
  • Borçlar: Osmanlı Devleti’nin borçlarının ödenmesiyle ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
  • Azınlıklar: Türkiye’de yaşayan azınlıkların hakları belirlenmiştir.
  • Nüfus Mübadelesi: Türkiye ve Yunanistan arasında nüfus mübadelesi kararlaştırılmıştır.
  • Fener Rum Patrikhanesi: Patrikhane’nin durumu belirlenmiştir.
  • Savaş Tazminatı: Savaş tazminatları konusu ele alınmıştır​​.