İstanbul’un kurtuluşu, 5 yıl boyunca devam eden düşman işgalleri sonucunda gerçekleşen bir zafer olduğu için dünya tarihinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Türk Ordusu’nun 6 Ekim 1923 tarihinde elde ettiği bu zafer, her yıl aynı günde büyük bir coşkuyla kutlanır.
Coğrafi konumu açısından tüm dünya devletlerini etkileyen İstanbul kenti, Asya ve Avrupa Kıtaları arasında bir köprü görevi görür. İki kıtanın birleşimi olduğu için İstanbul, aynı zamanda okyanuslara ve sıcak iklimlere açılan bir kapıdır. Tarihte ticaret denince akla gelen yollardan biri olan İpek Yolu'nun Avrupa’ya uzandığı yer olma özelliğine de sahip olan İstanbul, tarih boyunca hem coğrafi hem de jeopolitik konumundan kaynaklı olarak stratejik açıdan önemini hep korumuştur. Geniş yüz ölçümü, doğal alanları ve birçok kültüre ev sahipliği yapmış olmasıyla öne çıkan bu kent, pek çok farklı devletin sahip olmayı hayal ettiği şehirler arasında yer alır. Bu nedenle de uzun yıllar boyunca İstanbul’un düşman ordular ve askerler tarafından işgali devam etmiştir. İşgal kuvvetleri, savaş sürecinde ısrarcı davranmış ve İstanbul’u ele geçirmekten vazgeçmek istememişlerdir. Ancak Türk ordusunun büyük çabaları sonucunda 6 Ekim’de İstanbul’un kurtuluşu resmen ve fiilen açıklanmıştır. Bu sebeple de 6 Ekim tarihi, Türk milleti için oldukça önemlidir.
İçindekiler
İstanbul’un Kurtuluşu’nun Tarihi
İtilaf Devletleri, 13 Kasım 1918 yılında Haydarpaşa Garı’nın ön kısımlarını demirleyerek İstanbul sınırlarına girer. Fiilen başlamış olan İstanbul’un işgali, 16 Mart 1920 tarihinde resmi bir işgal olarak kabul edilir.
Türk Ordusu’nun İzmir’in içine girmesinin ardından Fahrettin Paşa önderliğinde bulunan 5. Süvari Kolordusu ise İtilaf Devletleri’nin kontrol altına almış oldukları ancak tarafsız olarak bilinen bölgeye doğru ilerlemeye başlar. Daha sonra İttifak Devletleri arasında yer alan İtalyan ve Fransız birlikleri geri çekilir. Çanakkale sınırları içerisinde bulunan İngiliz birlikleri ise hemen savunma haline geçer. Bu durumdan sonra korkmaya başlayan İngiltere, Ankara Hükümeti ile anlaşmaya varabilmek için çeşitli yollar denemeye başlar. Ankara Hükümeti, anlaşma için Çanakkale ve İstanbul boğazlarının denetimine sahip olma koşulunu ortaya koyar. İngiltere başbakanı ise bu talepleri ve şartları reddeder. Ardından başbakan anlaşmaya gidilemeyeceğini anlar ve İngiliz birliklerine savaş pozisyonlarını almaları için emir gönderir. Ancak bu emirde ateş açmamaları gerektiğini de özellikle vurgular. İngilizler’in direnişiyle henüz karşılaşmadan önce Türk birlikleri, tarafsız bölgeye girer ve ardından Çanakkale Boğazı’na doğru ilerler. Türk birlikleriyle savaşılmasını istemeyen ve başında Winston Churchill’in yer aldığı bir grup bakan istifa etmeye karar verir.
Öte yandan İzmir’in Kurtuluşu’nun tamamlanmasının ardından 21 Eylül 1922 tarihinde Damat Ferit Paşa ülkeden kaçar. Mudanya Mütakeresi’nde yer alan maddeler gereğince Trakya topraklarının verilişinde Türkiye’yi temsil edecek olan kişi Mustafa Kemal’in istekleri doğrultusunda Refet Paşa olur. İstanbul komutanı olarak görev alması için de Milli Müdafaa Umumi Katibi olarak bilinen Selahattin Adil Paşa’ya görev verilir. Görevlerini yerine getiren Refet Paşa ve Selahattin Adil Paşa, İstanbul’a döner ancak İstanbul’un işgali son bulmaz. Yapılan anlaşmalara göre İstanbul’un işgalci kesim tarafından boşaltılması için barış antlaşmasının imzalanması gerekir.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile işgal kuvvetleri 23 Ağustos 1923 tarihi itibarıyla İstanbul’u yavaş yavaş boşaltmaya başlar. Son kalan İtilaf kuvveti de 4 Ekim 1923 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nın hemen önünde düzenlenen bir program ile Türk bayrağını selamlar ve kenti tam anlamıyla terk eder.
İşgalin fiilen son bulması 4 Ekim’de olsa da resmen bitişi 6 Ekim 1923 tarihinde olur. Şükrü Naili Paşa önderliğinde bulunan 3. Kolordu’nun İstanbul’a girmesiyle birlikte İstanbul’un işgali resmen sonlanır.
6 Ekim İstanbul Kurtuluşu’nun Önemi
Mustafa Kemal Atatürk’ün en ünlü sözlerinden biri olan ‘’Geldikleri gibi giderler!’’ dediği İstanbul’un kurtuluş süreci, uzun yıllar boyunca ülkesinin en önemli topraklarını kurtarmaya çalışan askerlerin ve halkın yoğun çabasını anlatır. Tam 4 yıl, 10 ay ve 23 gün süren İstanbul’un işgali ve kurtuluşu; Türk halkı için cumhuriyet tarihinde büyük önem arz eder. Birçok askerin şehit düştüğü ve büyük emeklerin söz konusu olduğu İstanbul işgali, resmen 6 Ekim 1923 tarihinde sona erer. Yaklaşık 5 yıl boyunca devam eden bu işgalin son bulması, Türk tarihinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle her yıl 6 Ekim İstanbul’un kurtuluşu olarak büyük bir coşku ve sevinçle kutlanır. O günden beri her sene aynı tarihte yüreğinde mutlulukla uyanan ve hem şehitlerini anan hem de İstanbul’un kurtuluşunu hatırlayan Türk halkı, Atatürk’ün sözünün doğruluğunu da hatırlar.
İstanbul, tarih boyunca hem jeopolitik hem de coğrafi konumundan kaynaklı olarak stratejik önemi yüksel olan bir kent olarak bilinir. Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki bir bağ olan İstanbul, ticaret açısından da ülkenin kalkınması üzerinde önemli etkileri olan bir şehirdir. Diğer yandan sosyal, turistik ve kültürel bakımdan da gelişmişliğiyle her zaman dikkat çekmeyi başaran İstanbul, dünya kentleri arasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple pek çok devlet İstanbul’un ve Boğazlar’ın egemenliğine sahip olmayı ister. Bu doğrultuda da İstanbul tarihinde önemli girişimler olur. Ancak gerek süresi gerekse etkileri bakımından tarihe adını yazdıran İstanbul işgali, Türk halkının ve güçlü askerlerinin çabaları sonucunda başarıyla sonlanır. Milliyetçilik duygusunun ön safhada olduğu bu işgal sürecinde stratejik ve planlı ilerlemek, Türk kuvvetlerine hedefledikleri sonucu getirir. İstanbul’un işgalden kurtuluşu için gösterilen emek, halkın fedakarlığı ve ileri görüşlü planlar; büyük zaferi Türklere kazandırır.