Dijital Dünyada Doğal Çocuk Yetiştirme Çabası

Dijital Dünyada Doğal Çocuk Yetiştirme Çabası

  • 27.01.2023

Eğitimci Müjdat Ataman ile "dijital çağda doğal çocuk yetiştirme çabası" üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. 

Hocam, söyleşimize yaşadığımız dijital çağda doğal çocuk yetiştirme çabasının beyhude bir çaba olup olmadığını sorarak başlamak isterim.

Soru için teşekkürler, kendi içinde zıtlık barındıran güzel bir soru. Doğan bebek, doğum, çocuk ve tüm bu durumla ilgili genel çerçeve değişmiyor. Çocuklar her çağda kendi doğalında büyüyor. Yaşadığımız çağda çocuklar doğdukları andan itibaren dijital dünyanın içinde yer alıyor. Ana babalar da bu dijital dünyada çocuk yetiştirmeye çalışıyor. Genellikle çocukları belli bir süre bu ortamlardan uzak tutmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte, öğrenmenin tanımı ve şekli de değişiyor. Çocukların bir şekilde kendi kendilerine her şeyi öğrenebildiklerini biliyoruz. Bu arada bu durum ilk insanlarda da devamında da hep böyleydi: Çocuklar kendi kendine öğrenir ve bir şekilde öğrenmeye devam edecekler. 

 

"Dengeli beslenme gibi dengeli eğitim de çok önemli."

Çocuklara bilim ve bilgi konusunda yükleme yapan okullar, bir şekilde dijtial dünyayla tanışıp çocuklara da bu dünyanın kapılarını açtı. Bu noktada dengeli beslenme gibi dengeli eğitimin önemine inanıyorum ben. Çocukların doğal oyunlar oynayarak, akranlarıyla keyifli zaman geçirmeleri ve anne babaların biraz geride durmaları aslında denklemin doğru gitmesine sebep olacak. Ne yazık ki burada çift yönlü bir hata yapıyoruz. Bir restorana gidiyoruz, iki yaşındaki çocukların önünde tabletler, telefonlar açılmış ve çocuklar onlara bakarak yemek yiyor. Hani sohbet, konuşma, dinleme becerisi? Hani uyaranlardan etkilenme? Bu işin bir uç tarafı. Diğer tarafı da şu: “Koruma” adı altında, çocuğu dijital olan hiçbir şeyle karşılaştırmamak. Bunun da hiçbir gerçekliği yok. Çünkü bilmediğimiz bir geleceğe çocuk hazırlıyoruz ve açıkçası bunun uzmanı gibi konuşuyor olmanın karşılığı kocaman bir soru işareti. Biz bunun uzmanı değiliz, bununla birlikte çocuğumuzun dengeli büyümesini istiyor ve çocuk gelişimini biraz biliyorsak buraya biraz dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz.

Dengeli beslenme gibi, eğitimin de dengeli olması gerektiğini söylediniz. Bugün dengeli beslenme için çok net reçeteler var. Dengeli eğitimin bir reçetesi var mı?

Bir reçete var. Reçetenin temel mantığı şu, çocuklar bütünsel öğrenir. Önce bütünü kavrar ve parçalara merak ederek iner. Biz acıktığmız için yemek yeriz. Peki niye öğreniriz, merak ettiğimiz için. Ancak çocukları merak etmedikleri, heyecan duymadıkları ve keyif almadıkları bir eğitim durumuna sokuyoruz. Çocuk buradan mezun oluyor. Ne alıyor, çok fazla karbonhidrat, yani ezber bilgi alıyor. Doğal bilgi almıyor. Zamanında yetişen meyve, sebze en iyisidir ya. Bizde her dönem erik, karpuz, çilek var.  

 

"Birbiriyle yarışan değil, uzlaşan ve paylaşan çocuklar yetiştirmeye önem vermeliyiz."

Doğal ve dengeli eğitimden kastım şu, ülke olarak kafayı akademiyle bozduk. Hepimiz akademik dahileryetiştirmeye çalışıyoruz. Bu bizi nereye getirdi, bilgiyle yüklenen çocuklar. Devamlı yüklüyoruz. 1950’de verdiğiniz bilgi ile 2022’de verdiğiniz bilgi arasında kocaman bir uçurum var. Biz 2023’te çocuklara bilgi vermeye çalışıyoruz, bu bilginin sınırı hiçbir alanda yok. Dünya değişiyor ve bilgi çok artıyor. Biz hâlâ o çocuklara okulda o bilgiyi yüklemeye çalıştığımızda aşırı karbonhidrata maruz bırakıyoruz. Peki karşılığı ne? Sağlıklı beslenmeden kastım şu, akademik hayat kadar sosyal, duygusal hayat da önemli. Ne yazık ki okullar çocukların sosyal duygusal alanını önceliklendirmiyor. Çocuğun karnesinde iki alan var, biri not diğeri de gelişim alanı, biliyorsunuz. Veli gelişim alanında “pekiyi”leri görür ve rahat hisseder. Bu arada herkesin karnesinde bu alandaki notlar “pekiyi”dir. Gelişim alanı dediğimiz oradaki beş satır değildir. İletişimde ilişkiyi başlatma, kurma, sürdürme, çocukların zorlandığı konularda ne yapabildiği, uzlaşma, tartışma… Bunun gibi birçok detay içerir. Böyle bir kültür ne yazık ki yok. Çünkü çocukları böyle bir kültürle beslemedik ki biz, yıllardır birbiriyle yarışan çocuklar yetiştirmeye çalışıyoruz. O yarıştan biraz geride durup uzlaşı, dayanışma, paylaşım kültürünü işin içine katabilirsek, daha iyi olmaz mı? Muhtemelen şöyle bir düşünce oluşacaktır: “Bunun için hangi dersi koymak gerekir?”. Bazı şeylerin dersi olmuyor. Çocuğun gelişimi de derste öğretilerek olmayan konulardan biri. Okulların buna odaklanması gerek. Yıllardır konuşulan bir “Değerler eğitimi” var. Bu eğitimi nasıl, ne zaman yaptık; bununla ilgili tohumları nereye ektik? Değerler eğitimi rol model öğreniminin temelidir ve etkileşim gerektirir. Bu da ne yazık ki derslerle olmaz. 

Müjdat Ataman ile ''Dijital Dünyada Doğal Çocuk Yetiştirme Çabası''

Benzer İçerikler