İnsanoğlunun yeryüzündeki serüveni, milyonlarca yıl öncesine dayanan bir yolculuğu ifade eder. Bu uzun zaman diliminde insanların avcı-toplayıcı topluluklardan yerleşik yaşama geçişi, uygarlığın doğuşunun ilk adımlarını oluşturmuştur. Bu süreç, yalnızca tarım ve hayvancılığın gelişimiyle sınırlı kalmayıp aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel yapıların da köklü değişimlere uğramasına neden olmuştur. Uygarlığın doğuşu, insanoğlunun doğayla olan ilişkisinin yeniden tanımlanması ve yeni yaşam biçimlerinin geliştirilmesiyle şekillenmiştir. YKS’ye yönelik bu konu anlatımında uygarlığın doğuşu ve ilk uygarlıkları ele alacağız.
İçindekiler
İlk Çağ Uygarlıkları
İlk Çağ Uygarlıkları; Mezopotamya, Mısır, Anadolu, Doğu Akdeniz, İran ve Ege bölgelerinde ortaya çıkmış ve tarihin ilk büyük medeniyetlerini oluşturmuşlardır. Bu uygarlıklar; toplum yapıları, yönetim biçimleri, bilimsel ve sanatsal başarıları ile dikkat çekerler.
Uygarlığın Doğuşu ve İlk Uygarlıklar
Uygarlığın doğuşu, insanlığın yerleşik hayata geçişi ve toplumların karmaşık sosyal yapılar oluşturmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu süreç, Neolitik Devrim olarak adlandırılan tarımın keşfi ile hızlanmıştır. İlk uygarlıklar, su kaynaklarına yakın bölgelerde ortaya çıkmış ve tarih boyunca büyük medeniyetlerin temellerini atmışlardır.
İlk Çağ Mezopotamya Uygarlıkları
İlk Çağ Mezopotamya Uygarlıkları, dünya tarihinin en eski ve en önemli medeniyetlerinden bazılarını içermektedir. Mezopotamya, "iki nehir arasındaki ülke" anlamına gelir ve Fırat ile Dicle nehirleri arasında yer alır. Bu bölge, tarıma elverişli toprakları ve stratejik konumu nedeniyle birçok uygarlığın doğup gelişmesine olanak sağlamıştır.
Sümerler ve Şehir Devletleri
Sümerler, Mezopotamya'da MÖ 3.000 ile MÖ 2.200 yılları arasında yaşamış ve tarihin bilinen en eski uygarlıklarından birini kurmuşlardır. Güney Mezopotamya'da Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer alan bu bölge, bereketli toprakları ve su kaynakları sayesinde tarımın gelişmesiyle şehir devletlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Şehir Devletleri
Sümer uygarlığı, birbirinden bağımsız ve her biri kendi hükümdarı tarafından yönetilen şehir devletlerinden oluşuyordu. Bu şehir devletleri arasında en önemlileri Ur, Uruk, Lagaş ve Kiş'tir.
Ur, Fırat Nehri'nin batısında günümüz Irak topraklarında yer alıyordu. Ur Zigguratı, tanrı Nanna'ya adanmış büyük bir tapınaktır ve Ur şehrinin en önemli yapılarından biridir. Ayrıca bu şehir zengin kraliyet mezarları ile de bilinir. Ur, güçlü bir ticaret merkezi ve dini bir başkent olarak biliniyordu.
Uruk, Fırat Nehri'nin doğusunda günümüz Irak'ında yer alıyordu. Uruk'ta büyük bir Ziggurat ve Anu Tapınağı bulunuyordu. Edebiyat alanında da önemli eserlere sahiptirler. En önemlilerinden biri olan Gılgamış Destanı, Uruk Kralı Gılgamış'ın hikayesini anlatan Sümer destanıdır.
Lagaş, Güney Mezopotamya'da günümüz Irak'ında yer alıyordu. Lagaş'ta, ilk yazılı hukuk kurallarını ortaya koyan Urukagina tarafından yönetilmiştir. Lagaş, tarım ve hayvancılıkta önemli bir merkezdi.
Kiş, Orta Mezopotamya'da günümüz Irak topraklarında yer alıyordu. Kiş, Sümerler'in en eski şehirlerinden biri olarak kabul edilir ve çeşitli dönemlerde önemli bir politik merkez olmuştur.
Sümer şehir devletleri, genellikle "Ensi" veya "Patesi" olarak adlandırılan rahip-krallar tarafından yönetilirdi. Bu yöneticiler hem dini hem de siyasi liderlerdi. Yönetim babadan oğula geçerdi ve krallar, rahipler, soylular, hürler ve kölelerden oluşan sosyal sınıflar vardı.
Sümer ekonomisi, büyük ölçüde tarıma dayanıyordu. Fırat ve Dicle nehirlerinin taşkınları, verimli alüvyonlu topraklar oluşturuyordu. Sümerler, sulama kanalları ve barajlar inşa ederek tarımsal üretimi artırmışlardır. Sümer şehir devletleri, tarım ürünleri ve zanaat ürünleri ile ticaret yaparak ekonomilerini güçlendirmişlerdir. Ticaret, diğer Mezopotamya şehir devletleri ve çevre bölgelerle yapılırdı.
Sümerler çok tanrılı dine inanırlardı ve her şehir devletinin kendi koruyucu tanrısı veya tanrıçası vardı. Tapınakları olan Zigguratlar, dini törenlerin yapıldığı ve rahiplerin yaşadığı büyük yapılar olarak inşa edilirdi. Ahiret inançları gelişmiş değildi, bu nedenle mezarlarında ölüler için çok az eşya bulunurdu.
Sümerler, birçok bilimsel ve teknolojik yeniliğe imza atmışlardır:
- Çivi Yazısı: Tarihte bilinen ilk yazı sistemi olan çivi yazısını icat etmişlerdir.
- Hukuk: İlk yazılı hukuk kuralları, Lagaş Kralı Urukagina tarafından oluşturulmuştur.
- Matematik ve Geometri: Sümerler, dört işlemi geliştirmiş, çarpma ve bölme cetvelleri yapmış ve dairenin alanını hesaplamışlardır.
- Takvim: Ay takvimini kullanmışlar ve burçları belirlemişlerdir.
- Tarım ve Teknoloji: İlk tekerlek, saban ve sulama sistemlerini geliştirmişlerdir.
Sümerlerin en önemli edebi eserleri arasında Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikayesi bulunmaktadır. Sanatlarında ise genellikle taş yerine kerpiç kullanılmış, bu yüzden günümüze çok az eser kalmıştır.
Sümerler, tarih boyunca büyük bir uygarlık oluşturmuş ve diğer Mezopotamya devletlerine de kültürel, bilimsel ve teknolojik anlamda büyük etkilerde bulunmuşlardır. Bu şehir devletleri, zamanla güçlü imparatorlukların kurulmasına ve Mezopotamya'nın zengin kültürel mirasının oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
Akadlar ve İmparatorluk Dönemi
Akadlar (MÖ. 2350-MÖ. 2150), Mezopotamya'nın ortasında kurulan ve Sümerlerin ardından bölgedeki ilk büyük imparatorluğu oluşturan bir uygarlıktır. Akad İmparatorluğu, tarihin bilinen ilk merkezi devleti olarak kabul edilir.
Akad İmparatorluğu'nun kurucusu Sargon'dur. Sargon, MÖ 24. yüzyılın ortalarında Sümer şehir devletlerini birleştirerek merkezi bir krallık oluşturmuştur. Başkentleri Agade (Akad) şehriydi.
Sargon'un Hükümdarlığı:
- Başkent Agade: Sargon, başkent olarak Agade'yi (Akad) seçmiş ve bu şehir, imparatorluğun siyasi, ekonomik ve kültürel merkezi haline gelmiştir.
- Fetihler ve Yayılma: Sargon, Mezopotamya'nın büyük bir bölümünü fethetmiş; Elam, Asur, Doğu Anadolu’nun bir bölümü ve Akdeniz’e kadar uzanan geniş toprakları imparatorluğuna katmıştır.
- İlk Sürekli Ordu: Akadlar, tarihin ilk düzenli ve sürekli ordusunu kurmuşlardır. Bu ordu, imparatorluğun genişlemesinde ve fetihlerinde önemli rol oynamıştır.
Akad İmparatorluğu, farklı kavimlerden oluşan bir yapıdaydı ve bu nedenle iç ayaklanmalar ve dış saldırılarla karşı karşıya kalmışlardır. Ancak Sargon ve halefleri, merkezi otoriteyi güçlendirerek bu sorunları aşmayı başarmışlardır.
Akadlar, birçok bilimsel ve teknolojik yeniliğe imza atmışlardır:
- Çivi Yazısı: Akadlar, Sümerlerden aldıkları çivi yazısını kullanmışlardır. Bu yazı, ticari, hukuki ve idari kayıtlarda yaygın olarak kullanılmıştır.
- Zafer Anıtı: Akadların önemli mimari eserlerinden biri olan Zafer Anıtı, imparatorluğun askeri başarılarını simgeler.
- Sanat ve Edebiyat: Akadlar, Sümer kültüründen etkilenmişler ve bu kültürü benimseyerek geliştirmişlerdir. Akad sanatı ve edebiyatı, Mezopotamya kültürünün önemli bir parçası haline gelmiştir.
Akad İmparatorluğu, Sargon’un ölümünden sonra zayıflamaya başlamış ve iç karışıklıklar ile dış saldırılar sonucu çökmüştür. Sümerler, Akadlara son veren güç olmuştur. MÖ 2.150 civarında, Akad İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Mezopotamya, tekrar bağımsız şehir devletleri dönemine geri dönmüştür.
Akad İmparatorluğu, Mezopotamya tarihinde önemli bir yere sahiptir. İlk merkezi imparatorluk olarak daha sonraki büyük imparatorluklar için bir model oluşturmuşlardır. Askeri, idari ve kültürel alanlardaki yenilikleri, Mezopotamya'nın ve çevre bölgelerin gelişiminde büyük rol oynamıştır.
Akadların bıraktığı miras, Mezopotamya'da ve dünya tarihinde kalıcı etkiler bırakmış, merkezi devlet yapısının temellerini atmıştır. Bu miras, Sümerlerden aldıkları kültürel ve teknolojik bilgileri geliştirerek daha geniş bir alana yaymalarında görülür. Akad İmparatorluğu, tarihin ilk büyük imparatorluklarından biri olarak anılmaktadır.
Babil Uygarlığı
Babil uygarlığı, Mezopotamya'nın merkezinde Fırat Nehri kıyısında kurulmuştur. Babil, Amoritler tarafından MÖ 18. yüzyılda kurulmuş ve zamanla Mezopotamya'nın en önemli kültür ve ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Babil'in en ünlü hükümdarı Hammurabi, MÖ 1792-1750 yılları arasında hüküm sürmüş ve tarihin bilinen ilk yazılı hukuk kurallarını oluşturmuştur. Hammurabi Kanunları, "göze göz, dişe diş" prensibi ile tanınır ve toplumsal düzeni sağlamak için önemli bir adım olarak kabul edilir.
Babil'in mimari harikaları arasında Babil Kulesi ve Asma Bahçeler yer alır. Babil Kulesi, tanrılara ulaşmak amacıyla inşa edilen büyük bir ziggurattır ve İncil'de de bahsedilir. Asma Bahçeler ise antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir ve kraliçe Semiramis için yapıldığına inanılır. Bu bahçeler, mühendislik ve bahçecilik alanında büyük bir başarıdır.
Bilim ve sanat alanında da önemli ilerlemeler kaydeden Babiller, astronomi ve matematikte büyük başarılar elde etmişlerdir. İlk yıldız kataloglarını oluşturmuş ve Sümerlerin 60 tabanlı matematik sistemini geliştirerek günümüz matematiğine katkıda bulunmuşlardır.
Babil'in çöküşü, MÖ 539 yılında Pers Kralı Büyük Kiros'un Babil'i fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Ancak Babil uygarlığının mirası, hukuk, bilim ve sanat alanındaki katkılarıyla günümüze kadar ulaşmıştır.
Asur Uygarlığı
Asur uygarlığı, Mezopotamya'nın kuzeyinde bugünkü Irak ve Suriye topraklarında kurulmuştur. Asurlular, MÖ 20. yüzyılda ilk krallıklarını kurmuşlar ve zamanla Mezopotamya'nın en güçlü askeri imparatorluklarından biri haline gelmişlerdir. Asurlular, tarihin ilk sürekli ve profesyonel ordusunu kurmuşlar ve atlı birlikleri ilk kullanan uygarlıklardan biri olmuşlardır. Bu askeri güç, Asur İmparatorluğu'nun genişlemesinde ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü fethetmesinde önemli rol oynamıştır.
Asur'un başkenti Ninova, büyük bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Ninova'da Asurbanipal tarafından kurulan büyük kütüphane, binlerce çivi yazılı tablet içermektedir ve Mezopotamya kültürünün önemli belgelerini barındırmaktadır. Bu kütüphane, antik dünyada bilginin korunması ve yayılması açısından büyük bir öneme sahiptir.
Asurlular, saraylar, tapınaklar ve zigguratlar inşa etmişlerdir. Nimrud'daki Asur sarayları, Asur mimarisinin en güzel örneklerindendir. Asur mimarisi, görkemli ve dayanıklı yapılarıyla dikkat çeker.
Asur İmparatorluğu, MÖ 7. yüzyılın sonlarında Medler ve Babillerin saldırıları sonucu zayıflamış ve MÖ 612'de Ninova'nın yıkılmasıyla sona ermiştir. Ancak Asur uygarlığının mirası, askeri yenilikler, mimari başarılar ve kültürel katkılarla günümüze kadar ulaşmıştır.
Babil ve Asur uygarlıkları, Mezopotamya'nın en güçlü ve etkili medeniyetlerinden ikisi olarak tarih sahnesinde önemli bir yer tutarlar. Her iki uygarlık da bilim, sanat, hukuk ve askeri alanda yaptıkları katkılarla dünya tarihine büyük etkilerde bulunmuşlardır. Bu uygarlıkların mirası, günümüze kadar ulaşan kültürel ve teknolojik gelişmelerle devam etmektedir. Babil'in hukuk sistemi ve mimari harikaları, Asur'un askeri yenilikleri ve kütüphaneleri, insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarını oluşturmaktadır. Bu iki büyük uygarlık, geçmişin ışığında geleceğe yön vermeye devam etmektedir.