Sanat, insanlık tarihi boyunca bireylerin duygu ve düşüncelerini ifade etme biçimi olarak var olmuştur. Estetik kaygılarla şekillenen sanat eserleri, yalnızca bireysel bir yaratıcılığın ürünü değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve felsefi bir çerçeve içinde anlam kazanır. İşte bu noktada sanat felsefesi, sanatın doğasını, işlevini ve anlamını sorgulayan bir disiplin olarak karşımıza çıkar. Sanat eserlerinin nasıl oluştuğu, sanatsal beğeni yargılarının öznel mi yoksa nesnel mi olduğu, sanatın toplumsal ve bireysel etkileri gibi konular sanat felsefesinin temel sorularını oluşturur. Bu konu anlatımında TYT felsefe konularından biri olan sanat felsefesinin temel kavramlarını, problemlerini, estetik ile ilişkisini ve sanatın tarihsel gelişimini ele alacağız.
İçindekiler
Sanat Felsefesi Nedir?
Sanat felsefesi, sanatı felsefi bir perspektiften ele alan, onun doğasını, anlamını ve işlevini sorgulayan bir felsefe dalıdır. Sanat nedir, sanat eseri nasıl değerlendirilmelidir, sanatın amacı ne olmalıdır gibi sorular sanat felsefesinin temelini oluşturur. Sanat felsefesi, sanatın yalnızca güzel olanı yaratmakla mı sınırlı olduğu yoksa başka bir amacının olup olmadığı gibi konular üzerine düşünerek, estetik ve sanat anlayışına dair çeşitli yaklaşımlar geliştirir.
Sanat felsefesinin kökenleri Antik Yunan’a kadar uzanır. Platon ve Aristoteles gibi düşünürler, sanatın doğasını ve toplum içindeki rolünü tartışmışlardır. Platon’a göre sanat, gerçeğin bir taklidi olup doğrudan hakikati yansıtmazken; Aristoteles, sanatın taklitten çok bir yorum ve tamamlayıcı bir süreç olduğunu öne sürmüştür.
Sanat Felsefesi Kavramları
Sanat felsefesi, sanatı ve sanatsal deneyimi anlamlandırmak için çeşitli kavramlara dayanır. Bu kavramlar, sanatın doğasını, algılanış biçimini ve değerini belirlemede önemli bir rol oynar.
1. Obje (Nesne)
Sanatta obje, yani nesne, sanat eserinin konu aldığı varlığı veya materyali ifade eder. Sanatçı, belirli bir objeyi ele alarak ona sanatsal bir anlam kazandırır. Bir resimde betimlenen manzara, bir heykelin temsil ettiği figür veya bir müzik eserindeki notalar sanatın objeleri olarak değerlendirilebilir.
2. Suje (Özne)
Sanatın öznesi, yani suje, sanat eserini algılayan, ona estetik bir anlam yükleyen kişidir. Sanatçılar eserlerini yaratırken bir özne olarak duygularını ve düşüncelerini esere yansıtırken, sanat eserini deneyimleyen kişiler de subjektif bir bakış açısıyla onu yorumlarlar.
3. Estetik Tavır
Sanat eserini değerlendirirken takınılan estetik tavır, sanat eserine fayda sağlama amacı gütmeden, yalnızca onun sanatsal ve estetik yönüne odaklanarak yaklaşmayı ifade eder. Bir nesneye “güzel” veya “çirkin” demek, onu bir estetik tavır içinde değerlendirmek anlamına gelir.
4. Estetik Haz
Sanat eserine duyulan estetik haz, bireyin sanatsal bir obje karşısında hissettiği keyif, hayranlık veya duygusal etkileşimdir. Sanatın en temel işlevlerinden biri, izleyicide bir estetik haz yaratmak ve duygusal bir etkileşim kurmaktır.
5. Estetik Yargı
Bireyin sanat eseri hakkında verdiği estetik yargı, sanat eserinin güzel, anlamlı veya etkileyici olup olmadığına dair yaptığı değerlendirmedir. Estetik yargılar öznel veya nesnel olabilir. Örneğin, bir kişinin bir tabloyu güzel bulması öznel bir yargı olabilirken, belirli sanatsal ölçütlere dayanarak yapılan değerlendirmeler daha nesnel bir çerçeveye oturabilir.
6. Güzellik ve Hoşluk
Sanat eserleri sıklıkla güzellik ve hoşluk kavramlarıyla değerlendirilir. Güzellik, daha derin, sanatsal bir beğeni uyandırırken; hoşluk, insanın duygularını okşayan, geçici ve yüzeysel bir beğeni duygusudur. Kant’a göre, hoş olan şey öznel ve kişisel bir beğeniyken, güzel olan şey nesnel ve evrensel estetik ölçütlere sahip olmalıdır.
7. Yüce
Sanat eserlerinde yüce, insanın hayranlık ve şaşkınlık hissetmesini sağlayan, erişilmesi zor ve büyük olanı ifade eden bir kavramdır. Büyük dağlar, uçsuz bucaksız okyanuslar veya devasa bir katedral, estetik anlamda "yüce" olarak nitelendirilebilir.
8. Sanat Eseri
Sanatçının yaratıcılık, estetik kaygı ve teknik ustalık ile ortaya koyduğu özgün ürünler sanat eseri olarak kabul edilir. Sanat eserinin bazı temel özellikleri şunlardır:
- Özgündür ve tektir: Sanatçı aynı eseri birebir kopyalayamaz.
- Kişiseldir: Sanatçının duyguları ve düşünceleri esere yansır.
- Estetik kaygıya dayanır: Sanat eseri, faydadan çok güzellik ve estetik duygu yaratma amacı taşır.
Sanat Felsefesi Problemleri
Sanat felsefesi, sanatın doğası, amacı ve değeriyle ilgili pek çok temel soru içerir. Bu sorular, sanatın nasıl tanımlandığından sanat eserlerinin nasıl değerlendirileceğine kadar geniş bir yelpazede ele alınır. Sanat felsefesinin en önemli problemleri şu başlıklar altında incelenebilir:
1. Sanatın Tanımı Problemi
Sanatın ne olduğu konusunda kesin bir tanım yapmak oldukça zordur. Sanat, farklı kültürlerde ve tarihsel dönemlerde farklı şekillerde anlaşılmıştır. Örneğin, Platon’a göre sanat taklidin (mimesis) bir biçimiyken, modern düşünürler sanatın özgün bir yaratım süreci olduğunu savunur. Bir nesnenin sanat eseri olup olmadığına nasıl karar verilir sorusu sanat felsefesinin temel problemlerinden biridir.
2. Sanatın Amacı Problemi
Sanatın amacı sadece estetik haz vermek midir, yoksa başka bir işlevi de var mıdır? Bu konuda iki temel görüş bulunur:
- Sanat için sanat anlayışına göre, sanatın tek amacı estetik haz uyandırmaktır. Sanat, herhangi bir fayda gözetmeksizin yapılmalıdır.
- Toplum için sanat anlayışına göre, sanat eğitici, öğretici veya eleştirel bir işlev de taşımalıdır. Sanatın toplumsal dönüşüm sağlayabileceği düşüncesi, özellikle 19. ve 20. yüzyılda güçlenmiştir.
3. Sanat ve Gerçeklik Problemi
Sanat gerçekliği nasıl yansıtır? Sanatın gerçekliği taklit eden bir etkinlik mi olduğu yoksa yeni bir gerçeklik yaratıp yaratmadığı konusunda farklı görüşler vardır.
- Taklit teorisi (Platon ve Aristoteles), sanatın doğayı ve gerçek dünyayı yansıttığını savunur.
- Yaratıcı teori (Croce ve Schelling), sanatın sadece doğayı taklit etmekle kalmayıp, sanatçının hayal gücüyle yepyeni bir dünya kurduğunu öne sürer.
4. Estetik Yargıların Nesnelliği Problemi
Sanat eserlerini değerlendirirken verilen “güzel” veya “çirkin” yargıları öznel midir, yoksa nesnel ölçütlere mi dayanır?
- Öznelci görüşe göre, güzellik tamamen bireysel bir algıdır ve kişiden kişiye değişir. Croce’ye göre sanat eseri herkes için farklı anlamlar taşıyan bir deneyimdir.
- Nesnelci görüşe göre, güzellik belirli ölçütlere sahiptir ve kişiden bağımsızdır. Platon’a göre güzel olan şey, nesnel olarak güzeldir; Aristoteles ise matematiksel oran ve simetrinin güzelliği belirleyen unsurlar olduğunu savunur.
5. Sanat ve Ahlak Problemi
Sanatın ahlakla olan ilişkisi de tartışmalıdır. Sanatın ahlaki bir amacı olması gerekir mi sorusu bu bağlamda ele alınır.
- Ahlakçı görüş, sanatın insanlara erdemli olmayı öğretmesi gerektiğini savunur. Özellikle dini ve siyasi çevreler, sanatın belirli ahlaki değerleri yansıtması gerektiğini düşünmüştür.
- Sanatta özgürlük görüşü ise sanatın ahlaktan bağımsız olması gerektiğini, sanatçının özgürce kendini ifade edebilmesi gerektiğini savunur.
6. Sanatın Toplumsal Rolü Problemi
Sanat yalnızca bireysel bir ifade biçimi midir, yoksa toplumsal ve kültürel bir etkisi var mıdır?
- Sanatın toplumun bir aynası olduğu ve sosyal olayları yansıttığı düşüncesi yaygındır. Örneğin, Picasso’nun Guernica adlı eseri, savaşın yıkıcılığını gözler önüne serer.
- Ancak bazı düşünürler, sanatın sadece bireysel bir ifade biçimi olduğunu ve toplumsal bir işlevi olmaması gerektiğini savunur.
7. Sanat ve Teknoloji Problemi
Günümüzde sanatın teknolojiyle olan ilişkisi giderek karmaşık hale gelmiştir. Dijital sanat, yapay zeka ile üretilen eserler veya NFT gibi yeni sanat biçimleri sanat mıdır sorusu da sanat felsefesinin güncel tartışma konularından biridir. Geleneksel sanat anlayışına göre, sanatçının bireysel yaratıcılığı esastır. Ancak dijital sanatın yükselişi, sanatın ne olduğu ve nasıl üretildiği konusunda yeni sorular ortaya çıkarmaktadır.
Estetik ve Sanat Felsefesi Arasındaki İlişki
Estetik ve sanat felsefesi genellikle birbirine yakın kavramlar olarak değerlendirilse de aslında farklı alanları ele alırlar. Estetik, güzelliğin doğasını ve insan üzerindeki etkisini sorgulayan bir felsefe dalıyken; sanat felsefesi, özellikle sanatsal güzelliği ve sanat eserlerini inceler. İkisi arasındaki temel fark, estetiğin hem doğadaki hem de sanattaki güzelliği ele alması, sanat felsefesinin ise yalnızca sanat eserleri ile ilgilenmesidir.
Estetik Nedir?
Estetik, Yunanca aisthesis (duyum, algı) kelimesinden türemiştir ve güzelliğin ne olduğunu, neyin güzel kabul edildiğini araştıran felsefe dalıdır. Güzellik öznel midir, nesnel midir sorusu estetiğin en temel problemlerinden biridir. Estetik, doğadaki ve sanattaki güzelliği anlamaya çalışırken, güzelliğin ölçütlerini de sorgular.
Estetiğin temel soruları şunlardır:
- Güzellik nedir?
- Güzel olanı belirleyen kriterler nelerdir?
- Estetik yargılar evrensel midir, yoksa bireysel mi?
Estetik yalnızca sanata odaklanmaz; doğadaki bir manzara, bir çiçek veya bir müzik parçası da estetik bir deneyim sunabilir.
Sanat Felsefesi ile Estetiğin Ortak Yönleri
Sanat felsefesi, estetiğin bir alt dalı olarak görülebilir çünkü sanat, güzellikle doğrudan ilişkilidir. Her iki alan da şu sorular üzerinde durur:
- Sanatın amacı güzellik yaratmak mıdır?
- Sanat eseri estetik bir obje midir?
- Sanat ve güzellik kavramları birbirinden ayrılabilir mi?
Sanat felsefesi, sanatın özünü, sanat eserinin nasıl değerlendirileceğini ve sanatın insan üzerindeki etkilerini incelerken, estetik daha geniş bir bakış açısıyla güzelliğin doğasını ve algılanışını ele alır.
Sonuç olarak sanat felsefesi ve estetik, birbirinden farklı olsa da iç içe geçmiş kavramlardır. Estetik, güzelliğin doğasını anlamaya çalışırken, sanat felsefesi sanatsal güzelliği ve sanat eserlerinin anlamını araştırır. Sanatın yalnızca güzellik üretmek için mi var olduğu yoksa başka işlevler de taşıyıp taşımadığı sorusu, sanat felsefesinin en önemli problemlerinden biri olarak ortaya çıkar. Günümüzde sanat eserleri, yalnızca estetik bir nesne olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir mesaj taşıyan araçlar olarak da görülmektedir.
Sanatın Toplum ve Kültürle İlişkisi
Sanat, sadece bireysel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir olgudur. Sanatçılar, içinde yaşadıkları toplumdan etkilenir ve eserleriyle toplumun duygu, düşünce ve değerlerini yansıtır. Aynı şekilde sanat, kültürel mirasın oluşumuna katkıda bulunarak toplumların kimliğini şekillendirir. Sanat, toplumu yansıtan bir ayna mı, yoksa toplumu dönüştüren bir güç müdür sorusu sanat felsefesinin temel tartışmalarından biridir.
Sanat ve Toplum Arasındaki Etkileşim
Sanat ve toplum arasındaki ilişki çift yönlüdür:
- Sanat, toplumu yansıtır: Sanat eserleri, dönemin siyasi, ekonomik ve kültürel yapısını gözler önüne serer. Örneğin, Pablo Picasso’nun Guernica tablosu, İspanya İç Savaşı’nın yıkıcılığını sanat yoluyla anlatır.
- Sanat, toplumu dönüştürür: Sanat, insanları düşündürerek ve duygusal bağ kurarak toplumsal değişimi teşvik edebilir. Protest müzik, tiyatro oyunları ve edebi eserler, toplumsal farkındalığı artırabilir.
Sanatın Kültürel Kimlikle İlişkisi
Sanat, bir toplumun kültürel kimliğini oluşturur ve aktarır. Geleneksel sanat formları, bir milletin geçmişini, değerlerini ve estetik anlayışını geleceğe taşır. Örneğin:
- Türk minyatür sanatı, Osmanlı’nın estetik anlayışını ve tarihini yansıtır.
- Japon ukiyo-e baskıları, Japon kültürünün sanatsal bir ifadesidir.
- Halk müziği ve dansları, toplumların yerel kimliğini koruyarak gelecek nesillere aktarır.
Sanat ve Kültürel Değişim
Sanat, kültürel değişimin en önemli araçlarından biridir. Kültürel etkileşimler sayesinde sanat biçimleri gelişir ve değişir. Örneğin:
- Rönesans sanatı, Antik Yunan ve Roma’nın estetik anlayışından ilham alarak Avrupa'da yeni bir sanat anlayışının doğmasını sağladı.
- Modern sanat, sanatta geleneksel kuralları yıkarak daha özgür ve bireysel bir ifade biçimi ortaya çıkardı.
- Globalleşme, farklı kültürlerden sanatçılar arasında etkileşim yaratarak sanatın evrensel boyut kazanmasını sağladı.
Sanatın Sosyal Fonksiyonları
Sanat, birey ve toplum üzerinde çeşitli işlevler üstlenir:
- Eğitici Fonksiyon: Sanat, bireylerin estetik algısını ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir.
- Psikolojik Fonksiyon: Sanat, bireyin duygu ve düşüncelerini ifade etmesine olanak tanır ve ruhsal rahatlama sağlar.
- Siyasi ve Propagandacı Fonksiyon: Sanat, ideolojik mesajlar içerebilir ve toplumun yönlendirilmesinde etkili olabilir. Örneğin, propaganda afişleri ve politik tiyatro eserleri, belirli bir ideolojiyi yaymak için kullanılmıştır.
Sonuç olarak sanat, toplum ve kültürle sürekli bir etkileşim içindedir. Bazen toplumun bir aynası olarak onun değerlerini ve sorunlarını yansıtır, bazen de dönüştürücü bir güç olarak değişime öncülük eder. Bu nedenle sanat, sadece bireysel bir yaratım süreci değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir olgudur.
Sanat Felsefesi ve Düşünürleri
Sanat felsefesi, tarih boyunca birçok filozof ve düşünür tarafından ele alınmış ve farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Bu düşünürler, sanatın doğası, amacı ve işlevi hakkında çeşitli görüşler öne sürerek sanatın felsefi temellerini oluşturmuşlardır. Sanatın taklit mi olduğu, yaratıcı bir süreç mi olduğu, yoksa oyuna mı benzediği gibi sorular sanat filozoflarının tartışma konuları arasında yer almıştır.
Platon (MÖ 427-347) – Sanatın Taklit Olduğu Görüşü
Platon’a göre sanat, doğadaki nesnelerin taklidinden ibarettir. Ancak ona göre, doğadaki nesneler de gerçek dünyanın birer yansımasıdır. Dolayısıyla sanat, gerçeğin taklidinin taklidi olduğu için hakikatten uzak bir etkinliktir. Platon, sanatın toplum üzerindeki etkilerini sorgulamış ve özellikle şiirin ve dramanın duyguları aşırı uyandırarak insanları yanıltabileceğini düşünmüştür.
Aristoteles (MÖ 384-322) – Sanatın Ahlaki İşlevi
Aristoteles, Platon’un aksine sanatın sadece bir taklit olmadığını, aynı zamanda eğitici bir yönü olduğunu savunmuştur. Sanat, doğadaki eksiklikleri tamamlar ve insanı ruhsal olarak arındırır. Aristoteles’in Poetika adlı eserinde belirttiği gibi özellikle tiyatro ve tragedya, insanların duygularını (özellikle korku ve merhameti) harekete geçirerek onları katharsis (arınma) sürecine sokar.
Immanuel Kant (1724-1804) – Estetik ve Sanatın Çıkar Gözetmeyen Doğası
Kant, sanatı estetik yargılar üzerinden ele almıştır. Ona göre güzellik, çıkar gözetmeyen hoşlanma duygusuna dayanır. Bir sanat eseri, herhangi bir fayda sağlamayı amaçlamamalıdır, yalnızca saf bir estetik deneyim sunmalıdır. Kant, sanatın özgün olması gerektiğini ve güzelliğin evrensel olarak algılanabileceğini savunmuştur.
G.W.F. Hegel (1770-1831) – Sanatın İdealist Yorumu
Hegel, sanatı insan aklının ve ruhunun gelişimi olarak görmüştür. Ona göre sanat, doğayı taklit etmekten ziyade insanın iç dünyasını ve düşüncelerini yansıtır. Hegel’e göre sanatın amacı, idealin dış dünyadaki ifadesini yaratmaktır. Bu nedenle sanat, tarihsel süreç içinde evrim geçirir ve insanlığın bilinç seviyesinin bir göstergesi olarak değerlendirilir.
Friedrich Schiller (1759-1805) – Sanatın Oyun Olarak Görülmesi
Schiller’e göre, sanat bir oyun gibidir. İnsan, sanat aracılığıyla gündelik kaygılardan uzaklaşır ve özgürlüğe ulaşır. Ona göre sanatın en önemli işlevlerinden biri insanın hem duyusal hem de akılsal yönlerini dengeleyerek ruhunu geliştirmesidir. “İnsan ancak oynadığı sürece insandır” sözü, onun sanat anlayışını özetler.
Benedetto Croce (1866-1952) – Sanatın Yaratıcı Bir Süreç Olduğu Görüşü
Croce, sanatı bireysel ve yaratıcı bir ifade biçimi olarak görmüştür. Ona göre sanat, yalnızca bir nesnenin taklidi değil, sanatçının iç dünyasından gelen özgün bir yaratım sürecidir. Bu nedenle sanat eserinin değerini belirleyen şey, sanatçının duygu ve düşüncelerini nasıl ifade ettiğidir.
Arthur Danto (1924-2013) – Modern Sanat ve Sanatın Tanımı
Danto, sanatın geleneksel kavramlarını sorgulamış ve modern sanatın, sanat tanımını değiştirdiğini öne sürmüştür. Ona göre bir nesnenin sanat eseri olup olmadığı, onun estetik özelliklerinden çok, sanat dünyasındaki konumu ve sanatsal bağlamıyla ilgilidir. Marcel Duchamp’ın Çeşme adlı eseri gibi kavramsal sanat eserleri, sanatın sınırlarını zorlayan önemli örneklerdir.
Sanat Kuramları ve Akımları
Sanatın ne olduğu ve nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda farklı felsefi yaklaşımlar geliştirilmiştir. Sanat kuramları, sanat eserlerinin doğasını, işlevini ve etkilerini anlamaya yönelik çeşitli açıklamalar sunar. Aynı şekilde sanat akımları, belirli dönemlerde ortaya çıkan sanatsal eğilimleri ve estetik anlayışları ifade eder.
Sanat Kuramları
Sanat kuramları, sanatın doğasını anlamaya yönelik farklı felsefi yaklaşımları içerir. Bu kuramlar, sanat eserlerinin üretim sürecinden, izleyicinin algısına kadar çeşitli konuları ele alır.
a) Taklit (Mimesis) Kuramı – Platon ve Aristoteles
- Sanat, doğanın veya gerçekliğin bir kopyasıdır.
- Platon’a göre sanat, ideaların taklidinin taklididir ve hakikatten uzak bir etkinliktir.
- Aristoteles ise sanatın, doğayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi yansıttığını savunmuştur.
b) Yaratıcılık Kuramı – Croce ve Schelling
- Sanat, doğanın bir kopyası değil, sanatçının iç dünyasından çıkan özgün bir yaratımdır.
- Sanatçının hayal gücü ve duygu dünyası, sanat eserinin temel kaynağıdır.
c) Oyun Kuramı – Schiller
- Sanat, oyun oynama eylemine benzer ve insanın ruhsal olarak özgürleşmesini sağlar.
- Sanat, bireyi günlük hayatın sıkıntılarından uzaklaştırarak ona estetik haz ve özgürlük sunar.
d) Biçimcilik (Formalizm) Kuramı
- Sanatın değeri, içeriğinden çok biçimsel özelliklerinde yatar.
- Sanat eserlerinin renk, şekil, kompozisyon gibi unsurları estetik değeri belirler.
e) İfade Kuramı
- Sanat, sanatçının duygularını dışa vurma aracıdır.
- Sanatçının bireysel hisleri, sanat eserinde doğrudan kendini gösterir.
f) Sanatın Toplumsal İşlevi Kuramı
- Sanat, toplumun değerlerini, ideolojilerini ve tarihini yansıtır.
- Marksist sanat anlayışı, sanatın ideolojik bir araç olduğunu ve toplumsal bilinç oluşturduğunu savunur.
Sanat Akımları
Sanat, tarih boyunca farklı dönemlerde değişen estetik anlayışlara ve felsefi yaklaşımlara bağlı olarak çeşitli akımlara ayrılmıştır. İşte en önemli sanat akımları:
a) Klasisizm (17. Yüzyıl)
- Özellikleri: Düzen, ölçü ve simetriye önem verir. Antik Yunan ve Roma sanat anlayışını temel alır.
- Temsilcileri: Nicolas Poussin, Jacques-Louis David.
b) Romantizm (18. Yüzyıl Sonu – 19. Yüzyıl Başları)
- Özellikleri: Duygular, bireysellik ve doğa sevgisi ön plandadır.
- Temsilcileri: Francisco Goya, Eugène Delacroix, Caspar David Friedrich.
c) Realizm (19. Yüzyıl)
- Özellikleri: Günlük yaşam sahneleri ve toplumsal gerçeklikleri yansıtır. Sanatta idealizasyon yerine gerçekçilik esastır.
- Temsilcileri: Gustave Courbet, Jean-François Millet.
d) Empresyonizm (İzlenimcilik) (19. Yüzyıl Sonu)
- Özellikleri: Anlık izlenimler ve ışık oyunları ön plandadır. Sanatçılar doğrudan gözlemlerle çalışır.
- Temsilcileri: Claude Monet, Edgar Degas, Pierre-Auguste Renoir.
e) Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) (20. Yüzyıl Başları)
- Özellikleri: Sanatçıların duygularını yoğun ve abartılı renkler, çarpık formlar ile yansıtması.
- Temsilcileri: Edvard Munch, Egon Schiele.
f) Kübizm (20. Yüzyıl Başları)
- Özellikleri: Objeleri geometrik formlara indirger, çoklu bakış açılarını birleştirir.
- Temsilcileri: Pablo Picasso, Georges Braque.
g) Dadaizm (1916-1920)
- Özellikleri: Sanatın geleneksel kurallarını yıkar, absürt ve rastgele formlar kullanır.
- Temsilcileri: Marcel Duchamp, Tristan Tzara.
h) Sürrealizm (Gerçeküstücülük) (1920’ler)
- Özellikleri: Rüyalar, bilinçaltı ve irrasyonel imgeler sanatın merkezindedir.
- Temsilcileri: Salvador Dalí, René Magritte.
i) Pop Art (1950’ler ve 1960’lar)
- Özellikleri: Popüler kültürü sanatın merkezine taşır, reklamlar ve tüketim objelerini kullanır.
- Temsilcileri: Andy Warhol, Roy Lichtenstein.
j) Minimalizm (1960’lar ve Sonrası)
- Özellikleri: Sanatı en sade ve temel formlara indirger.
- Temsilcileri: Donald Judd, Frank Stella.