Dünyayı bir uçtan diğerine dolaşmak bugün kulağa belki sıradan geliyor olabilir. Uçakla birkaç saatlik bir yolculukla okyanusları geçebiliyoruz. Ama bundan tam beş asır önce, okyanuslar hâlâ gizemliydi ve dünya haritaları, boşluklarla doluydu. İşte tam da bu bilinmezliğe yelken açan bir denizci vardı: Herkesin bildiği adıyla Macellan! Onun hikâyesi, sadece bir gemi yolculuğu değil; aynı zamanda insanın merakla, cesaretle ve azimle neleri başarabileceğinin canlı bir kanıtıydı.
İçindekiler
Dünyanın Çevresinde Dolaşan İlk Denizci Kimdir?
Tarihin sayfalarında iz bırakmış pek çok kaşif vardır. Ancak içlerinden biri, cesaretiyle adeta bir dönüm noktası olmuştur: Ferdinand Magellan, yani Türkçesiyle Ferdinand Macellan. Peki, Macellan gerçekten dünyanın çevresini dolaşan ilk denizci midir? Bu sorunun cevabı hem “evet” hem de “hayır” şeklinde verilebilir, çünkü işin içinde biraz trajedi, biraz da takım çalışması var.
Macellan, 1519 yılında İspanya’dan yola çıkan beş gemilik bir filo ile okyanuslara açıldı. Hedefi, batıya doğru giderek Doğu Hint Adaları’na ulaşmak ve böylece Baharat Yolu’nda yeni bir güzergâh bulmaktı. Ancak kader, ona çok daha büyük bir rol biçmişti. Zorlu yolculuk boyunca fırtınalar, isyanlar ve kıtlıklarla mücadele etti. Ne yazık ki, Filipinler’de çıkan bir çatışmada hayatını kaybetti. Dolayısıyla Macellan, seyahatin tamamını göremedi.
Ancak onun komutasındaki gemilerden biri, Victoria, seferin kalanını tamamlayarak 1522 yılında İspanya’ya geri döndü. Bu gemide yer alan Juan Sebastián Elcano adlı denizci, Macellan’ın bıraktığı mirası tamamladı. Yani Macellan, dünyanın çevresinde dolanmayı başlatan ilk denizciydi, ancak tamamlayan kişi Elcano oldu.
Macellan, Dünyanın Yuvarlak Olduğunu Nasıl Kanıtlamıştır?
16.yüzyılda dünya hakkında birçok şey henüz tam olarak bilinmiyordu. İnsanlar hâlâ dünyanın düz olduğunu düşünenleri tartışıyor, haritalar eksik ve çoğu zaman hayal gücüne dayalı hazırlanıyordu. Ferdinand Macellan ise bu bilinmezliklerin peşine düşmeye kararlıydı. Onun cesur yolculuğu, dünya tarihinin en büyük bilimsel kanıtlarından birine dönüştü: Dünyanın yuvarlak olduğu fikri, teoriden gerçeğe dönüştü.
Macellan’ın amacı doğuya gitmek değil, batıya giderek doğuya ulaşmaktı. Eğer bu mümkünse dünya yuvarlaktı! 1519 yılında İspanya’dan yola çıkan Macellan, batıya doğru ilerleyerek Güney Amerika kıyılarını izledi. Güney Amerika'nın güney ucundaki bugün "Macellan Boğazı" olarak bilinen geçitten geçerek, Pasifik Okyanusu'na ulaştı. Burada keşfettiği devasa okyanus ve onun sakin suları, yolculuğun en sessiz ama aynı zamanda en zorlu kısmıydı.
Bu yolculuk sırasında Macellan ve ekibi sürekli batıya doğru gitmelerine rağmen, nihayetinde doğudan dönüp İspanya’ya ulaştılar. Bu da şu anlama geliyordu: Eğer sürekli batıya gidip başladığın yere dönebiliyorsan bu yalnızca dünyanın yuvarlak olmasıyla mümkündür! Bu seyahat, teorik olarak bilinen bir gerçeği pratikte kanıtladı. Dolayısıyla Macellan, bilimsel bir deney gibi olmasa da gerçek bir yolculukla dünyanın şekline dair en güçlü kanıtı sunmuş oldu.
Macellan’ın Seyahat Ettiği Okyanuslar

Ferdinand Macellan’ın yolculuğu, yalnızca kıtaları değil, aynı zamanda devasa okyanusları da aşarak tarihe geçti. Bu uzun ve zorlu rota, farklı coğrafyaların yanı sıra üç büyük okyanusu da içeriyordu: Atlas Okyanusu, Pasifik Okyanusu ve Hint Okyanusu.
İlk olarak İspanya’nın güney kıyılarından ayrılan filo, Atlas Okyanusu’na açıldı. Bu bölge, Avrupa ile Amerika kıtası arasındaki geçiş güzergâhıydı. Atlas Okyanusu, rotanın ilk büyük sınavıydı. Fırtınalar, akıntılar ve pusula sorunları gibi birçok zorlukla karşılaşsalar da Güney Amerika kıyılarına ulaşmayı başardılar. Buradan sonra Macellan’ın ismini taşıyacak olan boğaza yöneldiler.
Güney Amerika’nın en güney ucunda, son derece dar ve tehlikeli geçitlerden oluşan Macellan Boğazı, onları yepyeni bir denize açtı: Pasifik Okyanusu. Bugün dünyadaki en büyük okyanus olan Pasifik, o zamanlar tamamen bilinmeyen bir su kütlesiydi. Macellan, burayı geçerken suların sakinliğinden etkilenmiş ve bu yüzden "Pasifik" yani "barışçıl" adını vermişti.
Filipinler'e ulaşıp Macellan'ın ölmesinden sonra, kalan mürettebat Hindistan üzerinden geri dönüş rotasını çizdi. Bu noktada, Hint Okyanusu’nu aşarak Afrika’nın güneyinden, yani Ümit Burnu’ndan geçerek Atlas Okyanusu’na yeniden ulaştılar ve İspanya’ya geri döndüler.
Macellan’ın Yaptığı Keşiflerin Önemi
Ferdinand Macellan’ın yaptığı keşifler, yalnızca coğrafi bir yolculuk değil, insanlık tarihini değiştiren bir dönüm noktasıydı. Onun rotası, dünyanın büyüklüğü, okyanusların yapısı ve kıtaların konumları hakkında bilgi edinilmesini sağladı. Ancak bu keşiflerin önemi sadece haritaların güncellenmesiyle sınırlı değildi.
Öncelikle Macellan’ın seferi, dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan ilk somut deneyimlerden biri oldu. Teorik olarak bilinen bu bilgi, pratikte ispatlandı. Böylece coğrafya bilimi önemli bir sıçrama yaşadı. İnsanlar artık dünyanın sınırlarını daha net çizebiliyor, yeni rotalar planlayabiliyordu. Ayrıca haritalar daha doğru hale geldi ve yeni deniz yolları keşfedildi.
Ticaret açısından bakıldığında, Macellan’ın bulduğu batı rotası, baharat ticareti için yeni bir kapı araladı. Doğuya ulaşmak için artık sadece Afrika’nın güneyinden dolaşmak gerekmiyordu. Bu da Avrupa ülkeleri arasındaki ekonomik rekabeti artırdı. Dolayısıyla Macellan’ın seferi, Avrupa’da sömürgecilik ve deniz ticaretinin hız kazanmasında önemli bir rol oynadı.
Kültürel açıdan ise Macellan’ın keşifleri farklı kıtalar ve halklar arasında ilk temasları sağladı. Bu temaslar her zaman barışçıl olmasa da dünya kültürlerinin birbirini tanımasına ve etkileşmesine zemin hazırladı. Aynı zamanda farklı iklimler, yaşam biçimleri ve doğal kaynaklarla ilgili gözlemler de yapıldı.