Her kuşak kendisinden önceki ve sonraki kuşaklarla önemli fikir ve yol ayrılıklarına sahiptir. Hatta bazı kuşaklar arasındaki dünya görüşü o kadar keskin bir ayrılık gösterir ki, bu durum “kuşak çatışması” kavramıyla ifade edilir. Ortalama 25-30 yılı kapsayan bir zaman aralığını tanımlayan kuşaklar arasında bu kadar net ayrılıkların olması yaşanılan dönemin dinamikleriyle doğrudan ilişkilidir. Bireyler içine doğdukları dönemden, teknolojiden, kültürden ve hatta siyasi konjonktürden bağımsız olarak gelişmezler. Hatta bu sebeple ünlü düşünürler ya da tarihe yön veren karakterler dahi içinde bulundukları dönemin koşullarıyla değerlendirilirler. Bu sebeple kuşakların tanımlanması ve ait oldukları dönemlerin özelliklerinin bilinmesi, ortak karakteristik özelliklerinin anlaşılması için büyük önem taşımaktadır. 2022 itibarıyla dünyada 6 kuşak bulunmaktadır. Bu yazıda 6 kuşağı tanımlayıp etkileşimlerini ve ortak özelliklerini aktarmaya çalışacağız.
İçindekiler
Gelenekçiler veya Sessiz Nesil
1945 ve öncesinde doğan nesildir. Aslında kuşak sınıflandırmasında sessiz nesil öncesinde büyük nesil ve kayıp nesil de bulunmaktadır. Fakat sosyal nesil sınıflandırmasında bu kuşaklar artık büyük oranda hayatta kalmadıkları için detaylandırılmamaktadır.
Sessiz nesil, bazı araştırmacılar tarafından “savaş kuşağı” olarak da adlandırılmaktadır. Bu nesil aynı zamanda 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’na da şahit olmuş bir kuşaktır. Dolayısıyla küresel düzeyde yıkıcı pek çok faktörle karşı karşıya kalmış ve türlü imkansızlıklarla yetişmişlerdir. Bu kuşağın ebeveynleri 1. Dünya Savaşı’na, kendileri ise 2. Dünya Savaşı’na maruz kaldıklarından özellikle çocukluk ve yetişkinlikleri ciddi bir yaşam mücadelesi içinde geçmiştir. Ayrıca küresel politikaların son derece otoritik olduğu bir tarihsel dönemi kapsadığından özgürlük kavramını neredeyse tanımadıkları söylenebilir.
Oldukça şanssız bir nesil olarak değerlendirilebilen sessiz kuşak, içinde bulunulan zor şartlar neticesinde çok çalışmayı bir yaşam felsefesi olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla oldukça azimli ve kadın-erkek çalışma odaklı bir nesil olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Karakteristik olarak; azla yetinen, kaderci, gayretli, sabırlı, otoriteye saygılı ve ciddi bireyler olarak tanımlanmaktadırlar.
Baby Boomer (Bebek Patlaması) Kuşağı
1946 ile 1960 yılları arasında doğmuş olan nesildir. Bebek patlaması olarak adlandırılmasının sebebi sessiz kuşağın 2. Dünya Savaşı sonrasında hızla çoğalma dürtüsü sonucunda nüfusun büyük bir hızla artışa geçmiş olmasıdır. Bu kuşak, sessiz neslin tam tersine otoriteye karşı, birikim yapmayı sevmeyen, kazandığını hemen harcayan, yarını düşünmeyen bir nesil olarak bilinmektedir. Taban tabana zıt bu hayat görüşünün baby boomerların ebeveynlerinin oldukça baskıcı ve katı kurallara sahip bir nesil olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Havai yapıları ve anı yaşa mottolarıyla baby boomerlar, dünya çapında özgürlük rüzgarı estirmişlerdir. Önceki kuşakların hiç sahip olmadıkları bir özgürlük anlayışıyla önemli ayaklanmalara imza atmışlar ve yeni bir dünya düzeni için savaş vermişlerdir. Toplumsal değişimlerde söz sahibi olmak istemişler, cinsiyet eşitliğini öne çıkarmışlar ve önemli sosyal hareketlere yön vermişlerdir.
Bununla beraber baby boomer kuşağı da çalışma hayatını önceliklendiren bir nesildir. Kendilerinden önceki kuşağın aksine ömür boyu aynı iş yerinde çalışmak gibi bir eğilimleri olmamasına karşın iş hayatı ve kariyer hala büyük önem taşımaktadır.
X Kuşağı
1961 ve 1980 yılları arasında doğan ve birbirine tamamen zıt iki kuşaktan sonra gelen nesildir. Bu arada kalmışlıkları sebebiyle ortanca kuşak olarak da isimlendirilmişlerdir. Önceki nesillere göre nüfus artış hızı belirgin oranda azalmıştır. Önceki iki kuşağa göre daha yumuşak ve uyumlu bir nesil oldukları söylenebilir. Adeta bu iki uç görüşü uzlaştırmak üzere hayatlarını organize ettikleri görülmektedir.
X kuşağı için de iş hayatı ve başarılı bir kariyer öncelikli hedef olarak kabul edilmektedir. Düzenli, sadık ve uyumlulardır. Bununla beraber otoriteyi sorgulama geleneği önceki kuşaktaki kadar olmasa da etkisini sürdürmektedir. Kapitalizmin ciddi bir yükselişte olduğu döneme denk geldiklerinden daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak için önemli bir hırsa ve rekabetçiliğe sahip oldukları düşünülmektedir.
Gençlikleri önemli teknolojik gelişmelere ve yeni sanat akımlarına şahit oldukları bir döneme denk gelmektedir. Aynı zamanda kadın hareketi de bu dönemde yükselişe geçmiş ve özellikle eğitim alanında erkeklerle büyük bir mücadele gösterilmiştir.
Y Kuşağı
1981 ve 1995 yılları arasında dünyaya gelmişlerdir. Efsane nesil olarak adlandırılmışlardır. İnternetin dünya çapında erişilir hale gelmesine şahit olmuşlar, dijitalleşmenin ilk adımlarını görmüşlerdir. Bununla beraber sonraki nesilere kıyasla nispeten güvenli bir dünyada çocukluklarını geçirmişlerdir. Sokakta özgürce oynayarak büyüyen son nesil oldukları kabul edilebilir.
Doyumsuz ve kolay kolay tatmin olmayan bir kuşaktır. Zira ebeveynleri baskıcı ve sürekli çabalama gerektiren bir dünya düzenini deneyimledikten sonra bu nesli yeni ve bireyselci bir eğitim anlayışıyla yetiştirmişlerdir. Dolayısıyla kendilerinden büyüklere karşı dogmatik bir itaatleri yoktur. Benzer şekilde her nevi otoriteye karşı agresif bir tepki vermeleriyle de ünlüdürler.
Z Kuşağı
1996 ve 2012 yılları arasında doğmuşlardır. Günümüzdeki araştırmaların birçoğu bu kuşağa ilişkin olarak yapılmaktadır. Çünkü dijital yerli olarak tanımlanan bu nesil, doğrudan iletişim teknolojilerinin içine doğmuş ve dolayısıyla teknolojinin getirdiği tüm değişimlere ilk adımda maruz kalmışlardır. Teknoloji ve sürekli hızlı erişim bu nesil için olmazsa olmazdır. Bu yaklaşımları Z kuşağını önemli çevrim içi bağımlılıklarla karşı karşıya bırakmıştır.
Bireycidirler, kolay sosyalleşirler fakat ilişkileri derinlikli değildir.
Girişimcidirler. Yokluk dönemlerine diğer kuşaklara kıyasla çok daha az maruz kaldıklarından cesur davranabilir ve büyük riskler alabilirler. Otoriteye itaatleri düşük düzeydedir fakat X kuşağı gibi bir direnç de sergilemezler. Daha ziyade umursamadıkları düşünülür bu sebeple pek çok araştırmada apolitik olarak nitelendirilmişlerdir.
Alfa Kuşağı
2012 ve sonrasında dünyaya gelen en yeni kuşaktır. X, Y ve Z kuşaklarının yavaş yavaş etkisini hissettiği küresel sürdürülebilirlik endişesiyle doğar doğmaz karşılaşmışlardır. Bu sebeple kendilerinden beklentinin en yüksek olduğu kuşaklardan biri olarak görülmektedirler. Teknolojinin hızlı gelişimine adaptedirler. Bu sebeple onları şaşırtmak neredeyse imkansızdır. Önceki kuşakları oldukça rahatsız edebilecek olan akış ve belirsizlik hisleri bu kuşak için normal olarak değerlendirilmektedir.
Alfa kuşağının üyeleri 2022 itibarıyla henüz çocuk olsalar da geleceğe yönelik tahminler yapan araştırmalar bu kuşağın içine kapanık, her türlü otoriteye karşı ve toplumsal eşitlik arayışında bireyler olacağını ortaya koymaktadır. Bu kuşak için başarı, yalnızca iş hayatıyla sınırlı değildir. Kuşağın üyeleri aynı zamanda bireysel düzeyde iyi olmanın peşine düşecekler ve bu doğrultuda sadakati, istikrarı ve mutluluk arayışlarını öncelikle kendi eksenlerinde yeniden tanımlayacaklardır.